Şikayete konu 593 esas sayılı takip dosyasına konu borç ile önceki takiplerin borcunun aynı olduğu, ilk derece mahkemesinin , İİK. 45. ve 167. maddesine dayalı olarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip sonrası aynı alacağa ilişkin olarak tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla başlatılan kambiyo senetlerine özgü takibi taleple bağlı kalarak 2.000.000,00 TL kısmı yönünden iptal etmesinin hukuka uygun olduğu, istemin süresiz şikayet niteliğinde olduğundan davacı ve davalı lehine tazminata karar verilmemesi de hukuka uygun olduğu-
Borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış ise aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapamayacağı, bu husus süresiz şikayete tabi olduğu-
Takibe dayanak senedin bedel bölümüne rakamla "2.250.000 Amerikan doları" yazıldıktan sonra yazı ile de "iki milyon iki yüz elli bin Amerikan doları" yazılması halinde, matbu senetteki TL ve Türk Lirası yazılarının hukuki sonuç doğurmayacağı, (aksine kabulün, aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı)- "Adli Tıp Kurumu raporuna göre senedin dört farklı kalemle yazıldığı, senet bedelinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, senedin iki ayrı meblağ içerdiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Takibe konu senedin ciro yolu ile davalıya devredildiği, 6102 sayılı TTK uyarınca nama yazılı senedin alacağın temliki suretiyle devredilmesi gerektiği, takibe konu senedin alacağın temliki suretiyle devredilmeyerek ciro yolu ile devredilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalının takibe konu senet yönünden yetkili hamil olmadığının ve davacıya karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte bulunamayacağının kabulü gerekeceği-
Alacaklının tercih hakkını kambiyo takip türünden yana kullanmış olup, aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapamayacağı- Davalının cevap dilekçesinde her iki takipteki borçların aynı borç ilişkisinden kaynaklandığını, ancak, borcun farklı kısımlarını teminat altına aldığını ileri sürmüş ise de; her iki takibin tarafları ve asıl alacak miktarları aynı olup, tahsilde tekerrür kaydı içerdikleri, buna göre, aynı borç ilişkisinden kaynaklandıklarının kabulü gerektiği, mahkemece mükerrer olan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinin borçlu yönünden iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu-
Direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2019 tarihli ve 2017/12-766 Esas 2019/289 Karar sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Dairemizin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın kabulüne dair karar vermesinin isabetli olmadığı-
İİK 45 ve İİK 167 gereği alacaklının tercih hakkını öncelikle kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip türünden yana kullanması halinde, aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapılamayacağı, bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayete tabi olduğu- Şikayet kabulü ya da reddi halinde tarafların lehine ya da aleyhine tazminat verilemeyeceği-
İcra ve İflas hukuku sistemimize göre kural olarak alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının, borcun ödenmemesi hâlinde öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda olduğu- Önce rehne müracaat zorunluluğunun; borçlunun malvarlığı gereksiz azaltılmasını engellemek ve takip borçlusunun diğer alacaklılarını korumak amaçlarına hizmet ettiği- Rehin alacaklısının isterse bir alacak davası açabileceği, ancak bu durumda elde edilen ilam ile yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapabileceği- İcra ve İflas Kanunu sistemimizde alacaklı tarafından aynı borçlu aleyhine, aynı alacaktan dolayı tek takip yapılması asıl olup, “tahsilde tekerrür" kaydı içerse bile aynı anda iki takip yapılabileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı- Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla borçlu aleyhine hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile hem de kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılması menfaatler dengesini bozacağı gibi takip ekonomisine de aykırı olacağı- Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılması hâlinde borçlu şikâyet yolu ile icra mahkemesine başvurarak aleyhine başlatılan ikinci takibin iptalini isteyebileceği ve bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup, süresiz şikâyete tabi olduğu- Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra gözetilmeksizin hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı-
Kambiyo takibinde, borçlunun yasal süre içerisinde işleyecek faiz oranına bir itirazı olmadığı, takipten sonraki dönem için istenen yıllık %29 faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmediği anlaşıldığından, takipten sonrası için yıllık %29 faiz oranının akdi faize dönüştüğü- Bu durumda icra müdürlüğünün değişen oranlarda avans faizi hesaplanmasına ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Takibe dayanak bononun takside bağlanan alacağın ödenmesi amacıyla, teminat olarak verildiği, dolayısı ile senedin, Türk Ticaret Kanunu'nun 776/1-b maddesinde belirtilen "kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi" unsurunu taşımadığının ve kambiyo senedi vasfına haiz olmadığının anlaşıldığı-