«Tanzim yeri» unsurunu içermeyen senedin «bono» niteliğinde bulunmayacağı, bu senetteki hakkın ciro yoluyla başkalarına da geçmesinin mümkün olmadığı ve senet arkasındaki beyaz cironun -BK’nun 163. maddesinde belirtilen- alacağın temliki işlemini de ihtiva edemeyeceğinden, takip alacaklısının bu senede ilişkin olarak takip hakkının bulunmayacağı—
«Keşide yeri»nin bonoda açıkça belirtilmemiş olması halinde, bononun «keşidecinin ad ve soyadının yanında yazılı olan yerde» düzenlenmiş sayılacağı—
Bononun vadesinde tahrifat yapılmış olması halinde, tahrifat öncesi bonoda yazılı olan tarihin, «vade tarihi» olarak kabulü gerekeceği-
Kat malikleri kurulu tarafından yöneticiye «kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi» verilmiş olmadıkça yöneticinin düzenlediği bonodan dolayı yöneticiliğin sorumlu olmayıp, senedi imzalayan kişinin sorumlu olacağı—
Yasal süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmemiş olan çekin takip konusu yapılamayacağı—
Senet arkasına (ya da ön yüzünde) «teminat senedidir, ciro edilemez» şeklinde yazılan yazının (kaydın) senedin «bono» olma niteliğini etkilemeyeceği (ve lehtar tarafından, keşideci hakkında takip yapılmasını önlemeyeceği)—
Senedi rehin cirosu ile elinde bulunduran alacaklının, senedi rehin ciro-su ile kendisine ciro etmiş olan cirantasını takip edemeyeceği—
Sadece «ad» ve «soyadı» yazılarak da «imza» atılabileceği— El yazısı ile atılacak imzanın ne şekilde olacağı konusunda -BK. mad. 14 (şimdi; TBK. mad. 15) dışında- ayrı bir hüküm bulunmadığından, kişinin kendisine özgü belirli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi, «ad ve soyadını» yazmak suretiyle de imzasını atabileceği, bu durumda borçlunun öteden beri «ad ve soyadını yazmak suretiyle imzasını attığı» konusunda bir alışkanlığının bulunup bulunmadığının imza mahkemesince araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği—
Borçlu tarafından «takip dayanağı çekin keşide yerinin İnegöl olup, bunun Kadıköy olarak değiştirildiğinin ve değişikliğe ilişkin paraf imzasının kendisine ait olmadığının» ileri sürülmesi halinde, mahkemece itirazın niteliğine göre duruşma açılarak paraf imzasının borçluya ait olup olmadığının yöntemince araştırılması gerekeceği—