Cezaevi harcının alacaklıdan -icra dairesince kendisine ödeme yapılırken- tahsil edileceği, sözleşme ile borçluya yüklenemeyeceği–
Ticari senedin zilyedinin yetkili hamil olup olmadığının birbirini takip eden ciro silsilesinden anlaşılabileceği—
Süresi içinde bankaya (veya takas odasına) ibraz edilmemiş olan çek’in, 68/I’de öngörülen belgelerden olmadığı–
Tanzim tarihinin gerçeğe uygun olmasının gerekmediği, bu tarihin senedin düzenlendiği tarihten önce veya sonra olmasının, senedin geçerliliğine etkili olmayacağı (Bonoda «tanzim tarihi» olarak yazılı olan tarihte, keşidecinin ölmüş olmasının, bononun geçerliliğinin etkilemeyeceği)—
Cirodaki ismin «imza» niteliğinde olduğu iddia ve ispat edilmedikçe, «imza» olarak kabul edilemeyeceği-
El yazısı ile atılacak imzanın ne şekilde olacağı konusunda -BK. mad. 14 (şimdi; TBK. mad. 15) dışında- ayrı bir hüküm bulunmadığından, kişinin kendisine özgü belirli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi, «ad ve soyadını» yazmak suretiyle de imzasını atabileceği, bu durumda borçlunun öteden beri «ad ve soyadını yazmak suretiyle imzasını attığı» konusunda bir alışkanlığının bulunup bulunmadığının icra mahkemesince araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği—
Bononun «belirli bir borç için düzenlenmiş olduğu»nun taraflar arasındaki sözleşmede açıklanmış olmasının, o belgenin kambiyo senedi olma niteliğini değiştirmeyeceği—
Alacaklının takip talebinde «tahsil tarihindeki kur üzerinden takip konusu yabancı para alacağının Türk parası karşılığını» değil de, «takip tarihindeki kura göre Türk parası karşılığını» istediği durumlarda, «işlemiş faiz»in vade tarihinden takip tarihine kadar -3095 s. K.’nun 4/a maddesi gereğince- «Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden» hesaplanması, takip tarihinden, tahsil tarihine kadar ise «TC. Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskot (avans) faiz oranına göre» hesaplanması gerekeceği—
Bononun vadesinde tahrifat yapılmış olması halinde, tahrifat öncesi bonoda yazılı olan tarihin, «vade tarihi» olarak kabulü gerekeceği-