Davacının talep ettiği fark işçilik alacaklarının hesaplanabilmesi için yasada öngörülen kayıt ve belgeleri tutma ve işçinin bilgisine sunmakla yükümlü olan işverenin sunacağı bordrolara ihtiyaç duyulduğu, ücret bordrolarında davacının imzası bulunmadığı gibi işveren tarafından gerekli belgeleri işçiye teslim ettiğine dair delil de sunulmamış olduğundan, işçinin alacağını belirleyecek verilerin elinde bulunduğundan söz edilemeyeceği ve bu nedenle, yaklaşık 6 yıla yakın bir süreye ilişkin TİS artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği ve bu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi ve davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davanın, "belirsiz alacak davası" türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerektiği, davacının bunu belirleyebildiği alacağın, belirsiz davaya konu edilemeyeceği, taraflar açısından hukuki yarar bulunmadığı- Belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesinin zor olduğu-
Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmeyeceği, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve istem bölümünde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması ya da alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum demesinin, kural olarak yeterli olduğu- Davacı vekilinin, dava dilekçesinin sonuç kısmında talep ettiği her alacak için bir miktar yazdıktan sonra parantez içinde belirsiz ibaresini kullanarak işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde ise belirsiz alacak davasındaki taleplerini artırdığını belirterek davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan ettiği; davacı vekilinin talebinin açıkça belirsiz alacak davası olduğu halde mahkemece davanın kısmi dava kabul edilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı tarafça alacağın belirli olmadığı ileri sürülerek dava açılmış ise de, davalı taraftan ihtarname ile talep ettiği 1.500.000,00 TL azami poliçe tutarının belirli bir miktar olduğu, HMK'nın 107. maddesi nazara alındığında davacının, davasını açtığı tarihte 1.500.000,00 TL ihtarname ile talep ettiği miktarı bildiği, anılan ihtarnameden anlaşılacağı üzere alacak miktarı 1.500.000,00 TL olup, sigorta poliçesinin limiti bu miktar olduğundan davaya konu alacak belirli bir alacak olmakla, belirsiz alacak davası açılması usul ve yasaya aykırı olduğundan HMK'nın 114. uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
İşçinin ücretini ve çalışma süresini bilmesi gerektiği varsayımı ile ihbar ve kıdem tazminatının belirli olduğunu düşünmenin isabetli olmadığı, izin ücreti bakımından da durumun aynı şekilde olduğu- Fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının da davanın başında belirlenmesinin mümkün olmadığı- İşçilik alacaklarına ilişkin davanın belirsiz alacak davası olduğu-
Asgari miktar belirtilerek açılan belirsiz alacak davasında mahkemece yapılan araştırma esnasında alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına ( m.141, 319 ) tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabileceği, bu arttırımın zamanaşımına tabi olmadığı-
Şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmesi gerekeceği- Davacı, çalışma süresi ve ücretini bildiğinden, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirim miktarını belirleyebilme imkanına sahip olup, anılan alacak kalemleri yönünden belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ancak, davacının fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının ödenmediğini belirterek anılan isteklerin de hüküm altına alınmasını istediği, anılan ücret alacaklarından yapılacak takdiri indirim oranı baştan belirlenebilir olmadığından, bu alacakların belirsiz olduğu, bu nedenle bu alacaklar yönünden belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu kabul edilerek işin esasına girilip karar verilmesi gerektiği-
Davacının aynı davalıya karşı birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürmesi olarak tanımlanan davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) halinde, talep sayısı kadar dava bulunduğu kabul edildiğinden ve her bir talep bakımından ayrı ayrı hüküm verilmesi gerektiğinden, bu durumda da dava dilekçesinde ileri sürülen taleplerin belirsiz alacak olup olmadığının her bir talep bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği- Davacı, çalışma süresi ve ücretini bilmekte olup, dava konusu ihbar tazminatı ve ücret alacağının miktarını belirleyebilme imkanına sahip olup, anılan alacak kalemleri yönünden belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı- Şahit anlatımlarına dayanılarak hesaplanacak fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarından yapılacak takdiri indirim oranı ile bakiye süre ücretinden yapılacak indirim oranı baştan belirlenebilir olmadığından, bu alacakların belirsiz kabul edilmesi gerektiği-
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilinin muvazaa iddiasına dayalı olarak bir kısım alacaklar ile fazla çalışma ücreti alacaklarının tahsilini talep ettiği, davalının gerçek işveren olduğu iddiasına dayalı davada, olası gerçek işverendeki emsali işçinin ücreti ve diğer haklarının işçi tarafından bilinmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla davacının iddiaya konu ücret, ikramiye, ilave tediye ve yemek yardımı alacaklarının belirli olduğundan söz edilemeyeceği- Davacının fazla çalışma yaptığı iddiaları işverenden sadır olan yazılı bir delil veya puantaj kaydına dayanmadığı için yargılama ile gerçek durumun belirleneceği ve fazla çalışmanın varlığı halinde mahkemece taktiri indirim uygulanacağı, bu itibarla fazla çalışma ücreti alacaklarının bu yönüyle de belirli olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı, öte yandan, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının dava dilekçesinde açıklandığı, dava dilekçesinde sözü edilen her bir alacak kalemi için ne kadar talep edildiği açıklanmaksızın toplam 5.000,00TL olarak talepte bulunulduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ise “kısmi dava açılmasında yasanın aradığı unsurlar ve hukuki yarar” şartının gerçekleştiğini açıkladığı, davaya konu işçilik alacaklarının tamamının belirsiz olduğu anlaşılmakla, dava dilekçesindeki alacaklardan her biri için ne miktarda talepte bulunulduğunun açıklatılması, davacı vekilinin dava ve temyiz dilekçesindeki beyanları mahkemece değerlendirilmesi ve belirtilen esaslar dahilinde davanın belirsiz alacak davası mı yoksa kısmi dava mı olduğu hususunun öncelikle tespit olunması gerektiği-
İşe iade davasının sonuçlanmasından sonra açılan alacak davasının belirsiz alacak davası olduğunun kabul edilmesi gerektiği-