Alacaklıyı korumak amacıyla kabul edilmiş olan BK. 84 (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca, icra takibine konu olan borcuna mahsuben borçlu tarafından yapılmış olan kısmi ödemelerin (icra dosyasına veya haricen alacaklıya ödenen taksitlerin) -ayrıca, alacaklının talep koşulu aranmaksızın- önce «işlemiş faiz» ve «icra masrafları»na mahsup edilmesi gerekeceği-
İki tarafa borç yükleyen (karşılıklı taahhütleri içeren) sözleşmelerin -«avukatlık ücret sözleşmesi», «satış sözleşmesi», «satış vaadi sözleşmesi», «kat karşılığı inşaat sözleşmesi», «eser sözleşmesi», «kira sözleşmesi», «nakliye sözleşmesi» vb. sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözümü yargılama yapılmasını gerektirdiğinden, bunlara dayalı olarak yapılan takiplere borçlular tarafından itiraz edilmemesi ve alacaklının icra mahkemesine başvurarak «itirazın kaldırılmasını» istemesi halinde, icra mahkemesince «itirazın kaldırılması talebinin reddine» karar verilmesi gerekeceği–
Borçlunun «...tarihine kadar ...TL’nı alacaklıya ödemeyi, ödemede gecikmesi halinde vade farkı vs. giderleri de karşılamayı» kabul etmiş olduğu belgenin, İİK’nun 68/I. maddesinde yazılı belgelerden olduğu–
«İtirazın kaldırılması» kararının alacaklı tarafından ilgili takip dosyasına ibraz edilerek takip işlemlerinin aynı dosyadan yürütülmesi gerekeceği, borçluya aynı dosya üzerinden asıl alacak ve ferileriyle ilgili olarak icra emri gönderilemeyeceği, sadece bu karardaki yargılama giderleri ve tazminat için icra emri çıkarılabileceği–
İcra mahkemesine (tetkik merciine) verilen dilekçede yer alan «itirazın iptali» sözcüklerinin «itirazın kaldırılması» anlamında kullanılmış olduğunun kabulü gerekeceği–
SSK’nun ödenmeyen prim borçlarından, şirketlerin «üst düzey yöneticileri»nin şirketle birlikte müteselsilen sorumlu oldukları-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılmış olan takibin daha sonra ayrı bir dosya ile harç verilerek «genel haciz yoluyla» takip şekline dönüştürülebileceği ve borçlunun süresi içinde yapacağı itiraz ile takibin durmasından sonra alacaklının «itirazın kaldırılması» isteminde bulunabileceği–
İcra mahkemesindeki (tetkik merciindeki) itirazın kaldırılması duruşmasında -hukuk veya ceza mahkemesinde- açıldığı bildirilen «sahtelik» ile ilgili davanın sonucunun -HUMK. 317. maddede öngörülen koşullar çerçevesinde «bekletici mesele» teşkil edeceği; Hemen belirtelim ki; bu açıklamalar 1.10.2011 tarihinde yürürlükten kalkmış olan 1086 Sayılı HUMK. çerçevesinde geçerlidir. 01.10.2011 tarihinde yürülüğe girmiş olan yeni 6100 Sayılı HMK.nun 209. maddesinde tamamen farklı bir düzenleme kabul edilmiş olup bu yeni düzenlemeye göre "adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilnceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz" (HMK.209/1) denilmiş olduğundan, hakkında sahtelik iddiasında bulunulmuş olan senet ile ilgili takibin durması için önceki HUMK'nun 317. maddesindeki şartların gerçekleşmesi aranmayacak ve sadece sahtelik iddiasında bulunulması ile o senede dayalı icra takibi kendiliğinden duracaktır.
«Gerekçeli karar»da, «kısa karar»a uygun biçimde inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği–