Takip konusu yapılan ve takipten itibaren faiz istenilen alacak içerisinde «işlemiş faiz»de bulunması halinde borçlunun «faize faiz istendiği» şeklindeki itirazının yerinde olacağı–
«İtirazın kaldırılması talebinin kabulü» halinde, kötüniyetli olmasa dahi, borçlu aleyhine % 40 (şimdi; %20) tazminata hükmedilmesi gerekeceği–
«Sayman mutemet alındısı», «tahakkuk fişi» ve «banka tahsil fişi»nin İİK’nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığı–
Yetki itirazında, yetkili olmaları koşuluyla, «birden fazla icra mahkemesinin (dairesinin) yetkili olduğu»nun bildirilebileceği– (Not: HMK . mad. 19 gereğince; birden fazla yetkili mahkeme varsa, itirazda bulunanın seçtiği mahkemeyi (icra dairesini) bildirmesi gerekir, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz..)
«Fatura ödeme dekontu» ve «teminat mektubu»nun, İİK’nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığı–
Takip dayanağı alacağın 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre tahsil edilebildiği durumlarda, bu alacağın İİK’na göre icra dairelerinde takibe konulmuş olması ve borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde, alacaklının icra mahkemesinden «itirazın kaldırılması»nı isteyemeyeceği–
«Noter taahhütname» ve «kefalet sözleşmesi»nin İİK’nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığı–
İtirazın kaldırılması isteminin kısmen kabul edilmesi halinde, alacaklı lehine maktu avukatlık ücretinden daha az ücrete hükmedilemeyeceği–
Borçlunun hem «ipotek veren» hem de «kredi sözleşmesinin müteselsil kefili» konumunda bulunması halinde, kredi sözleşmesinin müteselsil kefili tarafından, alacaklı yararına verilen taşınmaz ipoteğinin, kefaletin teminatı olarak değil, kredi sözleşmesinin teminatı şeklinde düzenlenmesi durumunda, müteselsil kefilin sorumluluğunun ipotek limiti ile sözleşmedeki kefalet limitini kapsadığından, müteselsil kefil hakkında ayrı ayrı takip yapılabileceği—