Sıra cetveli yapılmamasına ilişkin şikayet- Süresiz şikayet- Sıra cetveli yapılmaması ile ilgili olup bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin şikayetin süreye tabi olmadığı- Takibe konu gayrimenkullerin ihale edilmesinden sonra rehin açığı belgesi düzenlenerek takibin sonuçlandırılması durumunda şikayet-
Kural olarak, haksız dava açan veya haksız olarak aleyhine dava açılmasına sebebiyet veren kişi, bütün yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır. Ancak, kusuru olmaksızın hakkında dava açılan ve aleyhine hüküm verilen tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı- Şikayet eden kişinin şikayet etme hukuki ehliyetinin olmasının yanında şikayette hukuki yararında olması gerekeceği- Şikayet sonucunda verilen karar işlemin konusu veya olaya aykırı olarak yapılmasına neden olan kişi aleyhine iş ve yargılama giderlerinden sorumlu olacağı-
Mirası reddeden borçlunun yasal mirasçısı olması halinde ancak bu mirasçıların haczin kaldırılmasını isteme hakkı bulunduğu- Mirası reddeden H.K' ya dair nüfus kayıt örneği incelendiğinde; borçlunun G.K adında kızının bulunduğu, hacizlerin kaldırılmasını isteme hakkının altsoya ait olduğu, müdürlükten haczin kaldırılmasını talep eden üçüncü kişinin mirası reddeden borçlunun kardeşi olduğu görülmekle hacizlerin kaldırılmasını talep etmekte hukuki yararı olmayan borçlunun kardeşi M.K’ nın haczin kaldırılması talebinin kabulüne dair verilen müdürlük kararının isabetsiz olduğu-
Çeke dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin kesinleşmesinden sonra takibin zamanaşımına uğraması-
Mahkemece; öncelikle borçlunun kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kimler olduğu, bu kişiler adına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığı, geçimlerini nasıl temin ettikleri de belirlenerek borçlunun sosyal ve ekonomik durumunun usulünce saptanması, sonrasında bilirkişiden ek rapor alınarak, haciz tarihi itibariyle borçlunun yaşadığı ilçede daha mütevazi semtlerinde haline münasip alabileceği ev değerinin açık, net ve tek rakam olarak tespit edilmesi, yine dava konusu hacizli taşınmazın değerinin haciz tarihi itibariyle belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Taşınmazın 1.300.000,00 TL'den az olmamak üzere satılarak haline münasip ev alması için 1.300.000,00 TL'nin borçluya, kalanın hak sahiplerine verilmesine karar verilmesi, bir başka deyişle esasen şikayet kısmen kabul edilmesi durumunda, kendisini vekille temsil ettiren alacaklı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderleri hakkında kabul-ret oranına göre hüküm kurulmamasının da hatalı olduğu-
Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayri nakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayri nakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürünün 149 uncu madde uyarınca işlem yapacağı-
Yeni bir kıymet takdirinin yapılmasının meskeniyet şikayeti yönünden yeni bir şikayet hakkı doğurmayacağı- Kural olarak icra mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmez ise de, aynı konuda aynı taraflar arasında ve aynı icra müdürlüğü ya da takip işlemi hakkında verilmeleri ve kesinleşmeleri koşulu ile sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil edeceği-
Mahkemece davanın esasına yönelik karar verildiğine göre, karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile asıl alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
İpoteğin kredi borçluları .. Ltd.Şti.'nin (ve dava dışı diğer şirketlerin) borçlarının teminatı olarak tesis edildiği, bilahare ipotek tesisinden sonra taşınmaz maliklerinden olan kişiye ait bölümün takip tarihinden önce şikayetçi borçluya satılarak devredildiği, TMK'nın 887. maddesine göre muacceliyet ihtarı yerine geçecek olan hesap kat ihtarnamelerinin taşınmazı ipotek yükü ile devralan şikayetçi borçluya ayrı ayrı tebliğ edildiği, buna göre, ipotek asıl kredi borçlusu şirketlerin borçlarının teminatı olarak tesis edilmiş olup, ayrıca taşınmazı ipotek yükü ile devralanın kefaletten kaynaklanan borçlarının teminatını oluşturmadığı- Diğer taraftan, asıl kredi borçlularından A.Ş.'ye gönderilen ihtarnamenin takip tarihinden önce; ve yine diğer ihtarnamenin ..Ltd.Şti.'ne takip tarihinden önce tebliğ edildiği ve sonuçsuz kaldığı- Takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına ve ipoteğin müteselsil kefilin kefalet borcunun teminatı olarak tesis edilmediğinin anlaşılmasına göre müteselsil kefil olan borçlu hakkında ayrıca genel haciz yolu ile takip de yapılabileceği- Kredi sözleşmesine dayanılarak kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan borçlu hakkında, genel haciz yolu ile ilamsız takiplerinin yanı sıra, maliki olduğu ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesine yönelik ilamlı icra takibi yapılması da mümkün olduğundan, mükerrer takip şikayetinin reddi gerektiği-
Takip ehliyeti yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman (süresiz) şikayet yolu ile ileri sürülebileceği- İcra müdürü ve icra mahkemesinin bu işlemlerin geçersizliğini kendiliğinden (re'sen) gözetlemesi gerekeceği-
