Özel Dairece verilen bozma kararının temyiz etmeyenin direnme kararını temyiz edemeyeceği- Haczin şahsi bir hak olduğu ve TMK'nın 1023. maddesinde düzenlenen tapuya güven ilkesinden davalı haciz alacaklısı bankanın yararlanamayacağı- Haczin ancak haciz tarihinde gerçekten takip borçlusuna ait olan taşınmazlar üzerine konulabileceği- Davalı yüklenici şirket adına kayıtlı olan taşınmazlar arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davacı arsa sahiplerine bırakılan yerlerden olup, taşınmazların gerçek sahibi davalı yüklenici şirket olmadığından, borçlu yükleniciye ait olmayan taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılması gerektiği- "Haczin konulduğu tarihte taşınmazın davalı yüklenici şirket adına kayıtlı olduğu, davalı bankasnın iyiniyetli üçüncü kişi olduğu ve TMK'nın 1023. maddesinde düzenlenen tapuya güven ilkesinden yararlanması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Şikâyet konusu ihalenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan İİK m. 134/5 uyarınca ihale alıcısının ihale bedelini aynı İİK m. 130'e göre verilen on günlük kesin süre içinde nakden ödemek zorunda olduğu- Nakdi ödemenin İİK m. 9'a göre satış memurluğu adına açılan banka hesabına on günlük kesin süre içinde yapılması gerektiği- Şikâyetçi ihale alıcısı tarafından on günlük süre içinde kendi banka hesabından, satış memurluğu adına açılan banka hesabına EFT yapılması talimatı verilmiş ise de ihale bedelleri on günlük kesin süre içerisinde satış memurluğu adına açılan banka hesabına yatırılmadığı- Satış memurluğunca, verilen on günlük kesin sürede ihale bedellerinin satış memurluğu hesabına yatırılıp yatırılmadığının incelenebileceği, satış memurluğunun bankacılık işlemlerini kontrol etme yükümlülüğü bulunmadığından, ihale alıcısı tarafından EFT talimatının zamanında yapılıp yapılmadığının incelenemeyeceği, bu durumda ihale bedelinin süresinde yatırıldığının kabul edilemeyeceği, şikâyetçi ihale alıcısının üç adet taşınmaza ilişkin ihale bedellerini on günlük kesin süreden sonra ödediğinden satış memurluğunca İİK'nın 133. maddesine uygun işlem yapılmasının usul ve yasaya uygun olduğu- "İhale alıcısının ihale bedelini süresinde yatıramamasının ihale alıcısının kişisel kusurundan değil banka işlemlerinde yaşanan yoğunluktan kaynaklandığı, engelin ortadan kalktığı ertesi gün ihale bedellerinin ihale alıcısı tarafından satış dosyasına yatırıldığı, dolayısıyla ihale bedelinin süresinde yatırıldığının kabulü" gerektiği şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Mahkeme kararı ile müdahalenin men’ine karar verilmesi üzerine başlatılan icra takibine borçluların tahliyesinin talep edildiği, müdahalenin men’i dosyasında verilen kararın kesinleştiği, borçlunun ilama konu dava dosyasında da taşınmazın kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü ve taşınmazın aynının çekişmeli olduğu, bu hususun ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olup süresiz şikayete tabi hususlardan olduğu, şikayetçinin eldeki dosyada da taşınmazın kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü, yine şikayetçi tarafından takipten sonra, tapu iptal ve tescil davası açıldığı ve mülkiyet iddiasında bulunulduğu ve diğer mahkeme kararı ile tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar verildiği hususları birlikte gözetildiğinde; takibin şikayetçi yönünden iptali gerektiği- "Takibe konu ilamın müdahalenin men'ine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın dava tarihinde ve hüküm tarihinde davacı/alacaklı adına kayıtlı olduğu, dolayısıyla açılan davada taşınmazın aynının tartışmalı olmadığı ve takibin dayanağı ilamda taşınmazın aynına ilişkin bir değerlendirmeye de yer verilmediği, hüküm tarihinde taşınmazın aynında tartışma bulunmadığından söz konusu ilam kesinleşmeden infaz edilebileceği, dayanak ilamın kesinleşmeden icra edilemeyeceği" yönündeki şikayetler süresiz şikayete tâbi olup, şikayetçi/borçlu tarafından şikayet dilekçesinde ileri sürülmediği sürece mahkemece kamu düzeni nedeniyle re'sen dikkate alınamayacağı" şeklindeki karşı görüşün kabul edilmediği-
Harçtan muaf olan davalı SGK'na yargılama giderlerine harç katılarak harç yükletilmesinin hatalı olduğu-
Haciz talebinin reddine ilişkin müdürlük kararının kaldırılması istemiyle icra mahkemesine yaptığı başvuru, bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olduğundan İİK'nın 16/2. maddesi uyarınca bu husustaki şikayet süreye tâbi olmadığı-
Vergi Dairesi Müdürlüğünün harçtan muaf olduğu, "davalı harçtan muaf olduğundan harca hükmedilmesine yer olmadığına, yatırılan tüm harçların karar kesinleştiğinde ve isteği halinde şikayetçiye iadesine" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Yetkisi sona eren temsilcinin verdiği vekaletname ile hareket eden vekilin feragat talebinin dikkate alınmayacağı-
Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, genel mahkemenin alacaklının yetki itirazının iptali isteminin reddine ilişkin kararının kesinleştiği tarihten itibaren, alacaklı tarafından HMK'nın 20. maddesine belirtilen 2 haftalık kesin süre içerisinde dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesinin talep edilmediğini ileri sürdüğü ve bu başvurunun İİK’nın 16/2. maddesinde yer alan kamu düzenine aykırılık nedenine dayalı süresiz şikayet niteliğinde olduğu-
Kal ile eski hale getirme, gayrimenkulün aynına tabi alacaklar olduğundan ve gayrimenkul takipten önce üçüncü kişiye devredildiğinden, ilam alacaklısının yeni malik olduğu, taşınmazı devreden eski malikin (kal ve eski hale getirilme yönünden) takip hakkı bulunmadığı-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının iade edilmesi üzerine Teb. K. m. 35'e göre tebligat işlemi yapıldıktan sonra davacının İİK m. 43/2 uyarınca takip yolunu değiştirerek iflas yolu ile takip başlatması üzerine, ödeme emrine ilişkin tebliğ işlemlerinin yeniden yapılması gerektiği- Buna göre, Teb. K. m. 10/1 uyarınca ödeme emrinin ilk önce davalı borçlu şirketin bilinen son adresi olan ticaret sicil adresine tebliğ edilmesi, davalıya gönderilen tebligatın iade edilmesi hâlinde bu kez Teb. K m. 35'e göre tebliğ işleminin yapılması gerektiği- "İİK m. 43/2 uyarınca takip yolunun değiştirilmesi hâlinde önceki işlemlerin ortadan kalkmadığı, takip yolunun değiştirilmesi durumunda, yürütülen takibin önceki takibin devamı olması sebebiyle, alacaklının Tebligat Kanunun'dan kaynaklanan haklarının da korunması gerektiği, takip yolunun değiştirilmesinden sonra  iflas yolu ile takibe ilişkin ödeme emrinin borçluya doğrudan Teb. K'nın 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmasının usule uygun olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-