Usulsüz tebligat nedeniyle icra mahkemesine yapılan başvuruda “gecikmiş itiraz” deyiminin kullanılmış olmasının –hukuki nitelendirme hakime ait bir görev olduğundan- sonuca etkili olmayıp, başvurunun “usulsüz tebligat şikayeti” olarak kabul edilip, değerlendirilmesi gerekeceği–
Kendisine dava ihbar olunan kişi, ilamın tarafı olmadığından, verilen kararın onun hakkında infaz edilemeyeceği–
Hakim, tarafların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, maddi vakalarla bağlı olduğundan, “haczedilen taşınırların kendisine ait olduğundan bahisle haczin kaldırılması” talebinde bulunmuş olan şikayetçi üçüncü kişinin bu talebinin “istihkak davası” niteliğinde olduğu kabul edilerek, istihkak davası prosedürüne göre sonuçlandırılması gerekeceği–
Olumsuz (menfi) tespit davası sonunda verilen ilamın “vekalet ücreti” ve “icra inkar tazminatı”na ilişkin bölümünün, ilam kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı–
Mahkemece Tebligat Kanununun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihi düzeltilerek takip kesinleşmeden borçlu hakkında yapılan haciz işlemlerinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği–
Borçluya ait olmayan adrese yapılan tebligatın usulsüz sayılacağı–
Hükmün boşanmaya ilişkin kısmı kesinleştikten sonra ilamdaki maddi ve manevi tazminat ve yargılama giderleri için, -ilamın bu bölümü kesinleşmemiş olsa dahi- icra takibinde bulunulabileceği–
İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, taraf ehliyeti de bulunmadığı; ortakların, ortaklığın borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıkları ile sorumlu oldukları–
“Nişanın bozulması nedeniyle eşyaların iadesi ve ayrıca bedellerinin tahsili” istemli dava sonunda mahkemece verilmiş olan “nişanda takılan eşyaların aynen, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline” ilişkin hükmün, kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı–
“İstihkak davasının kabulüne” ilişkin kararların, mülkiyetin tespiti ile ilgili olmaları nedeniyle 12.11.1979 T. 1/3 sayılı İç.Bir.K. uyarınca kesinleşmeden infaz edilemeyeceği, ancak “istihkak davasının reddine” ilişkin ilamlarda bir mülkiyet tespiti yapılmadığından bu ilamlardaki alacakların infaza konulması için ilamın kesinleşmesine gerek bulunmadığı-