“Tebligatın usulsüzlüğü”nün gecikmiş itiraz nedeni olamayacağı gibi, “gecikmiş itiraz nedeni”nin de tebligatın usulsüzlüğüne esas teşkil etmeyeceği–
Kiralanmış taşınmazın tahliyesi hakkındaki davada, taşınmazın aynı ihtilaflı olmadığından, tahliyeye ilişkin ilamın da kesinleşmeden takip konusu yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı–
Takip dayanağı ilamda faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği; ancak hükmün infazı için kesinleşmesi gereken hallerde, ilamda yer alan (yargılama gideri ve avukatlık ücreti gibi) eklentileri ilamın kesinleştiği tarihte istenebilir hale geleceğinden, faizin, ilamın kesinleşme tarihinden itibaren istenebileceği–
Eş lehine mahkemece hükmedilmiş olan tedbir nafakasının, boşanma kararının kesinleşmesi ile sona ereceği–
Şikayet ile ‘icra dairesinin bir işleminin kanuna aykırı olduğu veya hadiseye uygun bulunmadığı’ ileri sürüldüğünden, icra dairesinin işlemlerine karşı yapılan şikayetin bir ‘dava’ olmayıp ‘icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı başvurulan kendine özgü bir kanun yolu olduğu–
3. kişinin, taraf olmadığı icra takibinin ve bu dosyada borçlunun mallarına konulan haczin kaldırılmasını isteme hakkı bulunmadığı, bu konudaki talebin ileride “sıra cetveline itiraz” davası/şikayeti olarak ileri sürülebileceği-
“Tebliğ tarihinin düzeltilmesi” konusundaki başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu ve İİK’nun 16/I. Maddesi uyarınca, usulsüz tebligatın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılabileceği–
Vergiye yönelik, satış bedeli üzerinden KDV’nin %1 olması gerekirken %18 oranında tahakkuk ettirilmesi nedenine dayalı şikayetin, İİK.nun 16/son maddesi uyarınca bir hakkın yerine getirilmemesi nedenine dayalı olup süreye tabi olmadığı-