Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda haline münasip evin değerinin 370.000 TL, şikayete konusu taşınmazın değerinin ise 450.000 TL olarak belirlendiği, bilirkişi raporunun denetime elverişli ve yeterli olduğu, borçlunun eşi ve bir çocuğu ile birlikte yaşadığı dikkate alındığında 2+1 nitelikte bir meskenin haline münasip olarak değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı- Satıştan arta kalan miktarın hak sahiplerine ödeneceğinin tabii olduğu-
İflas idaresinin seçimine ilişkin işlemin iptali isteminin reddine ilişkin icra mahkemesinin verdiği ilk karar kesin nitelikte olduğundan istinaf başvuru dilekçesinin reddine ilişkin ek karar yerinde görülerek şikayetçi idarenin istinaf başvurusu esastan reddedildiği, bu durumda hem iflas idaresinin seçimine ilişkin kararın kesinleşmiş olması hem de iflas idaresinin seçilmesi ile birlikte çalışmaya başlamasına engel bir düzenlemenin bulunmadığı-
Alacaklı bankanın, alacağına karşılık borçlu ve kefilinin borçları ile ilgili olarak onlara ait taşınmazları cebri icra yolu ile aldığı takdirde KDV'den muaf olduğu-
Denetime elverişli ve oluşa uygun bulunduğu için hükmü esas alınan ........ tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan faize ilişkin alacak kalemleri yönünden, icra emrinde hesaplanan miktarları aşan kısmın iptaline karar vermek gerektiği, ancak bu hususun icra emrinin iptalini gerektirmediği-
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61, 94, 103 ve 104. maddeleri uyarınca işverenin çalışanlarına ödeme yaparken, "vergi sorumlusu" sıfatı ile gelir vergisine mahsuben vergi dairesine ödemekle zorunlu olduğu miktarları kesinti yapmak ve kalan kısmı da icra dosyasına yatırmak suretiyle borçtan kurtulması mümkün olduğunu-
Borçlunun vekili bulunması halinde tebligatın vekile yapılmasına dair zorunluluğun asile tebligat yapılması gereğini ortadan kaldırmadığı, İİK'nın 76 ve 338. maddesinde düzenlenen suçlar yönünden asile tebligatın arandığı, hal böyle olunca borçlu asile icra emri tebliğinin usulsüz olmayıp, borçlunun vekiline de tebligat yapılmamasının sadece bir eksiklik olduğuna işaret edildikten sonra, mahkemece bu eksikliğin ikmaline karar verilmesi gerekmekle birlikte, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden sonra ...............'de borçlunun vekiline de icra emrinin tebliğ edilmiş olması nedeniyle şikayetin konusuz kaldığı- Davalı tarafta yer alan takip borçlusu ............ ile ............'nun adları altında Avukat .............'in, vekilleri olarak yazılı olduğu ve ilamın hüküm kısmının a bendinin 3. fıkrasında adı geçenler lehine vekalet ücretine hükmedildiği görülmekle, şikayet tarihi itibariyle borçlunun şikayetinde haklı olduğunun ve bu suretle yargılama giderleri ile vekalet ücretinin şikayet edilen alacaklı aleyhine hükmedilmesinin yerinde olduğu-
Yabancı para alacağı üzerinden başlatılan takiplerde alacağın Türk Parası karşılığının gösterilmesi gerektiği, bu hususun kamu düzeni ile ilgili süresiz şikayet konusu olduğu, mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiği, takip talebinde ve ödeme emrinde takip alacaklısı tarafından yabancı para alacağının Türk parası karşılığı gösterilmediğinden takibin iptal edilmesi gerektiği-
Alacaklı takip talebinde asıl alacak ve asıl alacağa işlemiş faizi Türk Lirasına çevirerek istediğinden, seçimlik hakkını Türk Lirası yönünden kullandığı ve faiz hesabının Türk Lirası üzerinden yapılması gerektiği-
Şikayetçinin ve eşinin yurt dışında yaşamış olmasının, şikayet konusu taşınmazın .............. mahallesinde bulunmasının, şikayetçi ve eşinin aynı bölgede yaşamasını gerektirmeyeceği- Şikayetçi ile eşinden oluşan iki kişilik aile için Antalya İli, Kepez İlçesi, T.paşa ve Şelale Mahalleleri gibi daha mütevazi semtlerindeki ev değerleri esas alınarak 2+1 100 m² civarı haline uygun ev değerinin 200.000 TL olarak belirlenmesinin hukuka uygun olduğu- Satış bedelinden borçluya, haline münasip ev alması için verilen miktar düşüldükten sonra geriye kalanın hak sahiplerine ödeneceğinin tabii olduğu-
Şikayetçi borçlunun tebligattan haberdar olduğunu bildirdiği tarihin aksinin davalı alacaklı tarafından iddia ve ispat edilemediğinden, 'bu takibin borçlunun tebligattan haberdar olduğu tarih' olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-