Hükme esas alınan ............... tarihli bilirkişi raporunda ............... plakalı araca ilişkin olarak; araç dışında hizmet aracı olduğuna dair herhangi bir logo ya da ibare bulunmadığı, araç içerisinde yapılan incelemelerde bahçe işlerinde kullanıma uygun tırmık, kürek ve çeşitli aletlerin bulunduğunun görüldüğü şeklinde tespitte bulunulduğu görülmüş ise de, ............. tarihli keşif zaptında karşı taraf alacaklı vekili tarafından araç içerisindeki aygıtların keşfe başlandıktan sonra konulduğunun ileri sürüldüğü, şikayetçi borçlu vekilinin de keşif zaptında bu beyana itiraz etmediğinin anlaşıldığı, keşif zaptındaki bu tespit karşısında bilirkişi raporunun tespitinin .............. plakalı aracın fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, şikayetçi belediyece aracın fiilen kamu hizmetinde kullanıldığına dair başkaca delil ibraz edilmediği de gözetildiğinde, söz konusu araç yönünden şikayetin reddine ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığı, yine, ............... plakalı aracın belediyesi meclisinin kararında makam aracı olarak belirlendiği, belediye başkanının makam aracı bulunması zorunluluğu olmadığından, söz konusu aracın makam aracı olarak kullanılmasının bunun fiilen kamu hizmetinde kullanılıyor olduğu anlamına gelmeyeceğinden makam aracına ilişkin haczedilmezlik şikayetinin isabetsiz olduğu-
Satın aldığı taşınmaz nedeni ile hakkında tasarrufun iptali davası açılan davacı üçüncü kişinin takibin düşürülmesine karar verilmesini istemekte hukuki yararı ve dava açmakta aktif dava ehliyeti bulunmadığı-
İcra dairelerinin, alacaklının talebi üzerine, alacağın tahsiline ilişkin işlemleri, mevzuata uygun düştüğü takdirde yerine getirmekle yükümlü olduğu, İİK'nın 357,359 uncu maddelerini kanun gereği üzerine düşen görevi ile alakalı işlemlerle sınırlı olarak uygulanması gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu ancak icra mahkemesine hasımsız olarak başvurulduğundan şikayetçi alacaklı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz bulunarak şikayetçi alacaklının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
İlamların icrasında yapılan itiraz ve şikayetlerde tazminat öngörülmediği-
Şikayete konu taşınırın haciz tarihinden sonra, alacaklı tarafından süresinde satış talep edildiği fakat haciz tarihinden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içinde satış avansı yatırılmadığı görülerek şikayete konu taşınır üzerindeki haczin düşmüş olduğu, şikayet eden borçlunun istemi taşınır üzerindeki haczin kaldırılması olduğundan, haczin düşmesi nedeniyle bu sonuç hasıl olduğundan, şikayetin konusuz kaldığı, şikayet eden borçlunun istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği gerekçesiyle ve yargılama ve vekâlet ücreti yönünden yapılan değerlendirmede, şikayete konu taşınırın TMK’nin 686. maddesine göre eklenti niteliğinde olduğu, taşınmazın üçüncü kişi lehine ipotekli olduğu, İİK’nın 83/c, TMK’nın 686 ve 862. maddeleri uyarınca ipoteğin eklenti niteliğindeki taşınırı da kapsayacağı, haciz tutanağına göre haciz sırasında bu hususun ileri sürüldüğü, alacaklı vekilinin de hacizde hazır bulunduğu, borçlunun şikayeti üzerine yapılan yargılamada alacaklı vekilinin şikayetin reddini savunduğu, borçlunun şikayetinde haklı olduğu, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin alacaklıya yüklenilmesi gerektiği-
Şikayetçi borçlunun tebligattan haberdar olduğunu bildirdiği tarihin aksinin davalı alacaklı tarafından iddia ve ispat edilemediğinden, 'bu takibin borçlunun tebligattan haberdar olduğu tarih' olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Şikayetçi 3. kişi sıra cetveli alacaklısının, taraf olmadığı icra takibinin iptalini isteme hakkı bulunmadığı, iddialarını ancak sıra cetveline itiraz olarak ileri sürmesi halinde sıra cetveline itiraz davasında değerlendirme konusu yapılabileceği, icra mahkemesince şikayetin aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hukuka uygun olduğu-
İflas idaresinin seçimine ilişkin işlemin iptali isteminin reddine ilişkin icra mahkemesinin verdiği ilk karar kesin nitelikte olduğundan istinaf başvuru dilekçesinin reddine ilişkin ek karar yerinde görülerek şikayetçi idarenin istinaf başvurusu esastan reddedildiği, bu durumda hem iflas idaresinin seçimine ilişkin kararın kesinleşmiş olması hem de iflas idaresinin seçilmesi ile birlikte çalışmaya başlamasına engel bir düzenlemenin bulunmadığı-
Borçluya gönderilen ödeme emri tebligatı incelendiğinde, tebliğ edilenin sadece ödeme emri olduğu, takip dayanağı çekin gönderildiğine dair bir açıklamaya yer verilmediği, bu durumda, ödeme emri takip talebine ve yasaya uygun düzenlenmediğinden ödeme emrinin iptali değil usulsüz olan tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61, 94, 103 ve 104. maddeleri uyarınca işverenin çalışanlarına ödeme yaparken, "vergi sorumlusu" sıfatı ile gelir vergisine mahsuben vergi dairesine ödemekle zorunlu olduğu miktarları kesinti yapmak ve kalan kısmı da icra dosyasına yatırmak suretiyle borçtan kurtulması mümkün olduğunu-