Mahkeme kararının taraf vekillerinin yüzüne karşı 01.12.2021 tarihinde verildiği, davacı vekili tarafından 10.12.2021 tarihinde süre tutum dilekçesi sunularak gerekçeli kararın tebliğinden sonra ayrıntılı istinaf dilekçesi verme haklarının saklı tutulduğu, buna karşın gerekçeli istinaf dilekçesinin İİK.'nin 363. maddesi gereğince yasal süresi içerisinde sunulmadığı, bu itibarla incelemenin kamu düzeni ile sınırlı olarak yapıldığı, mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı-
103 davetiyesinin borçlu asile 06.05.2016 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, 103 davetiyesinin vekil yerine borçlu asile gönderilmesinin yasaya aykırı olduğu, dolayısıyla borçlu asile yapılan tebliğ ile itiraz ve şikayetler yönünden yasal süre işlemeye başlamayacağı, şikayete konu taşınmazın haciz tarihinin 13.07.2015 olduğu, borçlu vekilinin icra dosyasına vekaletnamesini 10.06.2015 tarihinde ibraz ettiği, vekilin icra müdürlüğüne 09.05.2016 tarihli beyanı ile haczin kaldırılması talebinde bulunduğu görülmüş olup, 09.05.2016 tarihi itibariyle borçlu vekilinin hacizden muttali olduğunun kabulü gerekeceği- İİK.'nin 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, borçlu adına kayıtlı taşınmaz üzerine konulmuş geçerli bir haczin varlığı gerektiği-
Takibe dayanak ilamın bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığından, borçlunun zarara uğramasına neden olduğundan, alacaklının bu davranışının hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkemece takibin iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
02.03.2005 tarih ve 5311 Sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değişik 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 363/1.maddesine göre istinaf yoluna başvuru süresi tefhim veya tebliğden itibaren 10 gün olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf talebinde bulunan davalı vekiline 09.03.2022 tarihinde tefhim edildiği halde, istinaf dilekçesinin belirli süre geçirildikten sonra 12.04.2022 tarihinde verildiği, tefhimden itibaren yasal 10 günlük süre içerisinde istinaf dilekçesi verilmediğinden istinaf dilekçesinin reddine ilişkin ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Takibe dayanak ilamda davacılar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmuş olup davanın tarafları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından alacaklılar adına ayrı ayrı takip başlatılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, dayanak ilama göre taşınmaza hukuki el atma tarihi 1956 tarihi olup kamulaştırmasız el atma tarihinin 1983 yılından öncesine ait olduğunun anlaşıldığı, bu durumda olayda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 16. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı, bu nedenle ilamın takibe konulması için kesinleşmesi gerekmediği, aynı Kanunun geçici 6. maddesinin 7. fıkrası uyarınca el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu olarak hesaplanması gerektiği, alacaklı vekilince taraflar arasında protokol düzenlendiği, davanın konusunun kalmadığı ileri sürülmüş ise de her davanın açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanması gerektiği-
Takip talebinde yabancı para alacağının ve yabancı para cinsinden işlemiş faizin TL karşılığının gösterilmediğinin anlaşıldığı, takip talebindeki bu noksanlığın kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, süresiz şikayet nedeni olduğu gibi, mahkemece de, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulması gerektiği, o halde mahkemece takipte yabancı para cinsinden istenilen asıl alacak ile işlemiş faiz yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Şikayete konu 593 esas sayılı takip dosyasına konu borç ile önceki takiplerin borcunun aynı olduğu, ilk derece mahkemesinin , İİK. 45. ve 167. maddesine dayalı olarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip sonrası aynı alacağa ilişkin olarak tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla başlatılan kambiyo senetlerine özgü takibi taleple bağlı kalarak 2.000.000,00 TL kısmı yönünden iptal etmesinin hukuka uygun olduğu, istemin süresiz şikayet niteliğinde olduğundan davacı ve davalı lehine tazminata karar verilmemesi de hukuka uygun olduğu-
Takibe konu ilamda T.C. Sağlık Bakanlığı hakkında hüküm kurulmuş olup Hazine davanın tarafı olmadığından takibin Hazine'ye yöneltilemeyeceği-
İİK.'nin 367. maddesi uyarınca icra veya iflas dairelerinin borçlunun mevcuduna dair isteyeceği bütün malumatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeye ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecbur olduğu, tapu müdürlüğünden istenilen ipotek resmi senedi ve ipotek belgesi suretinin takip dayanağı olan ipotek resmi senedi olduğu ve belirtilen takip dayanağı belgelerinin suretlerinin ilgili tapu müdürlüğünden istenilmesinde İİK.'nin 367. maddesine aykırı bir yön bulunmadığı-
Satın aldığı taşınmaz nedeni ile hakkında tasarrufun iptali davası açılan davacı üçüncü kişinin takibin düşürülmesine karar verilmesini istemekte hukuki yararı ve dava açmakta aktif dava ehliyeti bulunmadığı-