İcra müdürlüğünün dosya borcunun ödenmesi üzerine haczin kaldırılması kararı, İlk Derece Mahkeme karar tarihinden önce olduğundan, İlk Derece Mahkemesince, bu araçlar yönünden şikayete konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak konusuz kalan şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK'nın 331/1 maddesine göre davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi yönünde karar tesis edilmesi gerektiği-
İcra hukukunda şikayet sebebe bağlı olup, net bir şekilde yapılmalıdır. Kural olarak yorum yoluyla genişletilemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirme sonucunda şikayetçi borçlu şirket yönünden şikayet dilekçesinde "mükerrerlik şikayeti" iddiası bulunmadığı halde varmış gibi değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Şikayetin, takip dosyasında uygulanan ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına ilişkin olduğu görülmekle, istinaf ve temyiz konusu uyuşmazlık miktarının belirlenmesinde şikayete konu hacizli malların tutarının esas alınması gerektiği dikkate alındığında, kararın İİK'nın 364. maddesi uyarınca temyizinin kabil olduğu-
İcra takip dosyasında yetkili icra müdürlüğünün ödeme emrini takip talebine uygun olarak düzenlememesi ve takip talebinde 600.000,00 TL olan asıl alacak tutarını ödeme emrine 600,00 TL şeklinde yazmasının tamamen icra müdürlüğünün sorumluluğunda ve icra memurunun hatalı işleminden kaynaklanan açık bir maddi hata olarak kabul edilmesi gerektiği-
Asıl borçlu ve/veya ipotekli taşınmaz malikine icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekmekle birlikte İİK'nın 16/2. maddesi gereğince kat ihtarı tebliğ işlemi usulsüz ise süreli; hiç gönderilmemiş veya tebligat yapılmamış ise süresiz şikayete tabi olduğu yönünde uygulama yapılmakta iken Yargıtay 12. Hukuk Dairesince İİK 150/ı maddesinde yapılması belirtilen tebligat ilamlı takipte takip şartı kabul edilip, şikayetin İİK 16/2 kapsamında süresiz olarak incelenmesi kanaatine varılarak görüş değişikliğine gidilmiş olduğu - Dolayısıyla, davacı; " aleyhine başlatılan takipte, takip tarihinden önce hesap kat ihtarının tebliğinin yapılmadığını, yapılanın da usulsüz olduğunu ve bu sebeple kendine icra emri gönderilemeyeceğini" ileri sürmüşse de, bu hususun takip şartına ilişkin olup, yukarıda da ifade olunduğu üzere süresiz şikâyete tabi olduğu-
Mahkeme kararının gerekçe kısmında “....tapu kaydına arsa niteliği ile kaydedilmiş... bu taşınmazlar yönünden maişet iddialarının reddine karar verilmiş ve diğer taşınmazlar ise bilirkişilerce geçim için zorunlu kabul edilmiş olup, emekli maaşının eklenmesiyle de bu sonuç değişmediğinden bunlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir...” ifadesi bulunduğu halde, hüküm kısmında “...Davalı banka yönünden davanın kısmen kabulü ile aşağıdaki yazılı taşınmazlar yönünden hacizlerin kaldırılmasına,...” karar verildiği görülmekle maişet iddiası reddedilen taşınmazlar yönünden hüküm kurulmayarak kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiği- Mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulması başlı başına bozma sebebi olup, anılan çelişki giderilmek suretiyle yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Şikayet dilekçesinde, "icra müdürlüğünün, satış talebinin kabulüne dair kararının iptali isteminin yanı sıra, icra emrinin hiç tebliğ edilmemesi nedeniyle takibin ya da icra emrinin iptali talebi de bulunduğundan ve bu hususta verilen kararların kesin olduğuna dair herhangi bir mevzuat hükmü de olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen temyiz isteminin reddine" dair 02.4.2024 tarihli ek kararın yerinde olmadığı-
Temyizen incelenmesi istenen karar, satışın durdurulmasına ve tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süre aşımından reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının istinafı üzerine istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyetinin bulunmadığı-
Temyizen incelenmesi istenen karar, şikayetin yasal 7 günlük süre aşımından reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyetinin bulunmadığı-
Kural olarak şikayet hakkının takibin taraflarına ait ise de takibe taraf olmayan üçüncü kişilerin de şikayet konusu ettikleri yolsuz işlemlerin iptalinde hukuken korunan yararları bulunmak koşuluyla, şikayet hakkına sahip oldukları- Şikayetin konusunu, icra ve iflas memurlarının idari nitelikteki işlemleri oluşturduğundan şikayetin medeni usul hukuku anlamında bir dava olmadığı-