Şikayetçi vekili icra mahkemesine başvurarak; "müvekkili şirketin iş sahibi olduğu işin iki şirket tarafından adi ortaklık olarak üstlenildiğini, söz konusu adi ortaklığın müvekkili şirketin belirtilen projesinde yüklenici konumunda olup müvekkil şirketten hakediş alacaklarının doğmasının muhtemel olduğunu, dolayısıyla doğması muhtemel alacakların münferiden bir şirkete ait olmayıp adi ortaklığa ait olacağını, BK. 638/2 gereğince "Ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bir ortağın alacaklıları, haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki payı üzerinde” kullanabileceklerini, oysa söz konusu haczin şirketin adi ortaklıktaki tasfiye payı üzerine değil doğmuş ve doğacak tüm hakediş hak ve alacakları üzerine konduğunu, bu şekliyle haciz konmasının BK.'na aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca şirketin tasfiye payı bilinmeden müvekkili şirketçe ilgili icra dosyasına ödeme yapılmasının mümkün olmadığını" ileri sürerek, gönderilen 1. haciz ihbarnamesinin iptalini istediği, şu hale göre, üçüncü kişinin 89/1 haciz ihbarnamesine itiraz niteliğindeki bu başvurusunun 7 günlük sürede icra dairesine bildirilmesi gerektiğinden, icra mahkemesine başvurmasının hukuki sonuç doğurmayacağı-
İİK'nun 356. maddesinin maaş ve ücretler hakkında olup, emekli ikramiyesi ve tazminatların bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, borçlunun üçüncü kişilerde bulunan alacağının haczinin ancak İİK'nun 89/1. maddeye göre mümkün olduğu-
Maaş ve ücret haczi işlemlerinin İİK. mad. 89 uyarınca değil, İİK. mad. 355 vd maddelerine göre yürütüleceği, alacaklının istemi haciz müzekkeresi tebliğ edilmesine rağmen ücret kesintisi yapmayan sorumlular hakkında İİK. mad. 356 uyarınca haciz konulması olduğundan, mahkemece; üçüncü kişi tarafından SGK'ya bildirilen ücret bordroları celp edilerek haciz müzekkeresinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun üçüncü kişi şirket bünyesinde çalışıp çalışmadığı ve çalışma süresi belirlenerek karar verilmesi gerekeceği-
Adi ortaklıkta, ortaklardan birinin kişisel borçlarından dolayı hakkında icra takibi yapılması halinde, borçlu ortağın kar veya tasfiye payı belirlenmeden ortaklığa ait mevcut bir hakkın veya üçüncü kişide olup ortağa düşecek bir hakkın haczine karar verilemeyeceği-
Haciz ihbarnamesi gönderilecek kurumun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunması gerekeceği, ehliyetsizliğe ilişkin bu durumun re’sen dikkate alınması gerektiği ve 89 haciz ihbarnamelerinin yok hükmünde olup, iptaline yönelik başvurunun da süreye tabi olmadığı-
Sözleşme kapsamında borçlunun 3. kişiden daire talep etme hakkının bulunduğu kesinleşmiş olarak; bu hakkın haczinin kesinleşmesi neticesinde ise, alacaklı tarafından yapılması gereken işin, İİK. mad. 120 gereğince yetki alarak genel mahkemeye müracaat etmekten ibaret olduğu, bu işlem yapılmadan hakkın yerine getirilmediği gerekçesiyle doğrudan 3. kişiden dairenin bedelinin istenmesinin ise İİK. mad. 89 ve 120' ye aykırılık teşkil ettiği-
Tüzel kişiliği bulunmayan 3. kişilere haciz ihbarnamesi gönderilmesinin süresiz şikayete neden olacağı-
Halka açık bir anonim şirket hissesinin, çoğu zaman tedavül ya da saklama kolaylığı sebebiyle bir aracı kurum ya da İMKB üyesi bir Banka nezdinde açılmış bir hesapta bulunduğunun görüldüğü, bu tür durumlarda borçlunun halka açık bir anonim şirkete ait hisse senedinin haczi için haciz tarihinde yürürlükte bulunan 2499 s. Sermaye Piyasası Kanunu’nun 10/A maddesi uyarınca merkezi kayıt kurumu üyesi bulunan Banka ya da aracı kuruma, İİK m. 89 gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesinin yeterli bulunduğu-
İİK.nun 89. maddesi gereğince gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulsüz olarak tebliğ edildiğine yönelik şikayetin, ancak bu tebligata muttali olunan tarihten itibaren 7 gün içinde yapılabileceği-
Alacaklının icra mahkemesine başvurusu, üçüncü kişilerin gönderilen haciz ihbarnamelerine yapılan itiraz üzerine açılan tazminat davaları (İİK. mad. 89/4) birleştirilmiş olup kararda tek bir alacak olduğu kabul edilerek nisbi vekalet ücretinin asıl ve birleşen dosyadaki alacak toplamı üzerinden tek verildiği anlaşılmışsa da, her iki dosya yönünden davanın reddine karar verilmiş olması sebebiyle, üçüncü kişi davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücreti hesaplanması gerektiği-