Bozmaya uyma kararının, lehine bozma yapılan taraf için usule ilişkin kazanılmış hak doğuracağı- Vekilin asil adına haciz ihbarnamesine yapmış olduğu itiraz hukuki anlamda geçerli olup, tazminat davası açısından asili bağlarsa da, İİK m. 338/1 gereği üçüncü kişinin cezalandırılması isteğinin, cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olduğu-
Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinin tüm koşullarının sıkı bir şekilde uygulanmayacağı belirtilmiş olmakla beraber bunun haber verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı- Tebligatın sıhhatinin değerlendirilmesi yönünden ise, haber verilen kişinin isminin ve sıfatının usulüne uygun bir şekilde tutanağa geçirilmesi gerektiğinin kabulü gerektiği-
Haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmaması nedeniyle verilen tazminat davasının esastan reddine yönelik karar karşılığında hükmedilecek vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiği-
Yerleşik içtihatlara göre alacaklının somut olaya ilişkin haciz talepleri üzerine borçlunun bankadaki tüm hesaplarına haciz konulması gerekeceği- İcra müdürlüğünün ya da Bankanın hesapların haczedilebilir olup olmadığını araştırma ve değerlendirme gibi bir görevi bulunmadığı, zira bu hususun, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması halinde mahkemece yapılacak incelemede değerlendirilip, sağlıklı bir şekilde sonuca bağlanması gerekeceği- Ancak, haciz talebi dışında hesaptaki paraların nereye aktarıldığı gibi bilgilerin sorulmasının talep edilmesi ve icra müdürlüğünce bu hususta araştırma yapılması mümkün bulunmadığı-
Davalı üçüncü kişi şirketin tazminatın sorumlusu olduğu sabit olup, davalı şirketin bozma sonrası davaya dahil edilmediği görülmekle, taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilerek ve davalı üçüncü kişi şirketin yetkilisi olan sanıklara husumet yöneltilerek aleyhlerine tazminat takdir edilmesinin isabetsiz olduğu- Mahkemece; husumetin davalı üçüncü kişi şirkete yöneltilerek bozma ilamı ve duruşma gününün usulüne uygun olarak tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, üçüncü kişiye savunma imkanı tanınıp varsa delilerinin toplanması ve anılan eksiklikler giderildikten sonra yargılama yapılması gerektiği-
Her ne kadar cezalandırma ve tazminat istemli davaların birlikte görülmesi gerekir ise de, İİK'nın 338/1. maddesi uyarınca sanığın cezalandırılmasına yönelik İcra Ceza Mahkemesi dosyasının istinaf aşamasında olduğu ve dosyada gelinen aşama itibariyle tazminat istemli yürütülen iş bu dosya ile birleştirilmesi olanağı bulunmadığı gözetilerek yapılan değerlendirmede, İcra Ceza Mahkemesi dosyasının sonucunun beklenilerek ve dosyanın incelenmesi suretiyle birlikte değerlendirilerek tazminata yönelik karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 89/4 maddesi uyarınca; icra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere inceleneceği; nitekim, bu tür bir davada, HMK'nın 120. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 15. ve 16. maddeleri uyarınca belirlenen dava değeri üzerinden Harçlar Kanunu'nun 26, 27, 28, 30 ve 32. maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı- Mahkemece, öncelikle davacıya birinci haciz ihbarnamesindeki borç miktarı üzerinden nispi harcı tamamlaması için Harçlar Kanunu' nun 30. maddesine uygun şekilde kesin süre verilerek, nispi harcın tamamlattırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK m. 89'da yer alan tazminatın konusu, haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle takip alacaklısının uğradığı zarar olduğu- Bu davada, üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu davacı takip alacaklısı ispat etmesi gerekeceği- Üçüncü kişinin beyanının aksi, İİK'nın 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmaksızın her türlü delille ispat edilebileceği-
Somut olayda, üçüncü kişi ... Milli Eğitim Müdürlüğü'nün, dava dışı borçluya, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için, öncelikle taraflara ait tüm ticari defter ve belgeler ile 2015 yılına ait ticari defterlerin temin edilerek, taraflara ait ticari defterlerin açılış kapanış tasdiklerinin de belirlenmesi suretiyle, asıl borçlu ve üçüncü şahıs arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de dikkate alınarak, tarafların 2015 yılına ait defter kayıtlarını oluşturan defter ve belgelerle birlikte banka hesapları, ödeme belgeleri ile belgeler (Fatura, Çek, Hakediş, Teminat Mektubu, Avansla ödemeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun davalı üçüncü şahıstan kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilerek, sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerektiği-
Üçüncü kişilerin icra dosyasının borçlusu olan şirkete kesinleşmiş ve muaccel bir borçlarının olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğu-
