• 4949 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

    «Alacaklının ve icra dairesinin, takip borçlusunun üçüncü şahıstaki hak ve alacaklarının haczini isterken, gerçekte böyle bir hak veya alacak bulunup bulunmadığını denetleme imkânı bulunmadığından uygulamada bir kısım alacaklıların, üçüncü şahıslara haciz ihbarnameleri tebliğ ettirmek ve böylece itiraz ve menfi tespit davası açma hakkının kullanılmaması ihtimalinden yararlanmak amacını güttükleri gözlemlenmektedir. Madde ile, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine karşı müracaat haklarını süreyi geçirmek suretiyle kaçırmış üçüncü şahıslara, üçüncü bir bildirimle menfi tespit davası açma hakkı tanınmıştır. Ayrıca, maddenin üçüncü fıkrası hükmüne göre açılacak menfi tespit davalarının maktu harca tâbi olması öngörülerek, iyiniyetli üçüncü şahısların kolaylıkla menfi tespit davası açmak suretiyle iddialarını ispatlaması olanağı getirilmiştir.

    Ayrıca, üçüncü şahsa borçlu ile kötüniyetli alacaklıdan, paranın veya malın iadesini isteme olanağı getirilmiştir.»


  • 538 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

    «Borçluya karşı kanunda gösterilen evsafta bir alacak veya hakla mükellef olan veya elinde borçluya ait menkul mal bulunan üçüncü şahsa gönderilecek (haciz ihbarnamesi)nin ihtiva edeceği hususlar haciz ihbarnamesi ve kanunun tevlit edeceği neticeler maddede vuzuhla tâyin edilmiş, üçüncü şahsın süresi içinde menkul mal üzerinde haiz olduğu hakları bildirmemesi halinde bu mallarla ilgili rüçhan ve imtiyaz haklarını kaybedeceği gösterilmiştir.

    Aynı zamanda alacaklının, borçlunun, üçüncü şahıstaki alacak, hak veya malı için umumi şekilde talepte bulunmasının, tatbikattaki suistimalleri ve üçüncü şahıs bakımından, doğurduğu güçlükleri de önlenmek istenmiş, alacaklının talebinin neleri ihtiva etmesi gerektiği belirtilmiş, vârit olmayan bir istek karşısında icra memuruna bu talebi red yetkisi de tanınmıştır.

    Diğer taraftan; maddedeki ihbar merkez veya şubeden hangisine yapılmış ise, ihbarın neticeleri yalnız buna hasredilmiş, merkeze; ihbarı, bütün şubelerine aksettirmek gibi, katlanılması güç bir mükellefiyeti yüklemekten kaçınılmıştır.

    Üçüncü şahsa yüklenen beyanın mahiyeti icabı harç ve resme tâbi olmaması gerektiği ve Yargıtay içtihatları da bu yolda tecelli ettiği cihetle tatbikatta rastlanan tereddütleri izale etmek için bu husus kanuna ithal edilmiştir.»


  • Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

    «Tasarı 89. maddenin bugünkü tatbikatındaki şikâyetlere mani olmak ve maddenin sertliğini bertaraf etmek için teferruatlı hükümler sevketmiş bulunmaktadır. Ancak bu hükümler yakından incelendiği takdirde görülür ki, tasarı bir takım uzun formalitelere yer vermekte ve fakat bu formaliteler yerine getirilince de müşahhas birneticeye varılamamaktadır. Alacaklar hakkındaki haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz edilmemesinin hiç bir müeyyidesi yoktur. Menkul mallar hakkındaki müeyyide ise sadece tâli mahiyettedir. 89/a maddesinde hükme bağlanan isticvap müessesesi, 89. maddenin bugünkü tatbikatından olan şikâyetleri önlemekten uzak olduğu gibi, 89. maddenin görmekte olduğu hizmeti de yerine getiremeyecektir.

    Bu sebeplerle, tatbikatına alışılmış ve tatbikata sertliğine rağmen büyük hizmetler görmekte olan bugünkü 89. maddenin sisteminden esas itibariyle ayrılması mahzurlu görülmüştür. Bu sistem muhafaza edilerek, yapılan ilâvelerle maddenin sertliğini gidermeye ve bilhassa haksız takibe maruz kalan üçüncü şahısların menfaatlerini korumaya gayret edilmiştir.

    ‘Üçüncü şahsa bir haciz ihbarnamesi gönderilmesi’ sistemi muhafaza edilmiştir. Ancak, bilhassa menkul mallar bakımından bu ihbarnameye neler yazılacağı daha teferruatlı bir şekilde düzenlenmiş, böylece maddeye sarahat verilmiştir.

    Üçüncü şahsa bir haciz ihbarnamesi gönderilmesi sistemi, alacaklının takip edeceği yol tıpkı yürürlükteki kanunda olduğu gibidir:

    Tetkik merciine ceza davası açmak ve tazminat istemek: Pek tabii olarak alacaklı 89. maddenin kendisine verdiği bu imkânı kullanmak istemez veya ceza davasını zamanaşımına uğraması sebebiyle kullanamazsa, 120. maddenin 2. fıkrasına göre ‘borçlunun üçüncü şahsa karşı haiz olduğu dava hakkının kendine devredilmesini’ ister ve üçüncü şahsa karşı genel mahkemelerde dava açabilir.

    Üçüncü şahıs yedi gün içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmezse yürürlükteki kanunda olduğu gibi borç zimmetinde veya mal yedinde sayılacaktır. Ancak, yürürlükteki kanundan farklı olarak üçüncü şahsın bu karinenin hilâfına isbat hakkı vardır. O da, keyfiyetin kendisine ikinci bir ihbarname ile bildirmesinden itibaren  yedi gün içinde aleyhine bir menfi tesbit davası açmak. Bu davada isbat külfeti üçüncü şahsa düşer. Üçüncü şahıs bu davayı açtığı takdirde, zimmetinde sayılan borcu ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi dava sonuna kadar tehir olunur. Üçüncü şahsın kötüniyetle menfi tesbit davası açıp takibi sürüncemede bırakmasına mâni olmak için, ‘dava sonunda haksız çıkması halinde yüzde onbeşten aşağı olmamak üzere bir tazminatla da mahkûm edileceği’ öngörülmüştür. Böylece, yedi gün içinde itiraz etmenin sert neticeleri yumuşatılmaya çalışılmış ve fakat ‘yedi gün içinde cevap vermeme’ tamamen müeyyideden de mahrum bırakılmamıştır.

    Tasarının 89. maddesinin 4. 5. fıkraları komisyonumuzun hazırladığı 89. maddeye 7. ve 8. fıkralar olarak eklenmiştir. Bunun dışındaki yürürlükteki kanunun 89. maddesindeki diğer hükümler bazı ufak değişikliklerle tasarıya alınmıştır.»


  • 3494 s. Kanuna ait Hükümet Gerekçesi

    Açtığı menfi tesbit davasını kaybeden üçüncü şahsa mahkemece hükmolunacak tazminat oranı yüzde onbeşten yüzde kırka çıkarılmaktadır.


  • 6352 sayılı Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

    Alt Komisyon metninin 17’nci maddesi, icra tazminat oranlarına ilişkin yukarıda ifade edilen gerekçelerle verilen önergeyle, 2004 sayılı Kanunun 89’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresinin “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmesi neticesinde çerçeve 17’nci madde olarak Komisyonumuzca kabul edilmiştir.