Borçlunun icra mahkemesine başvurusu 4632 Sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nun 17. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti olup, borçluların haczedilmezlik şikayetinde bulunmada hukuki yararı olduğunun kabulü gerekeceği-
Usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağı veya çıkarılmış olsa bile hükümsüz sayılacakları-
Borçlunun adreste bulunmama sebebi hakkında bilgi alınan ve haber bırakılan kişinin komşu, kapıcı veya yönetici olup olmadığının tespit edilmediği anlaşıldığından tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine aykırı olup usulsüz olduğu, mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince şikayetçinin usulsüz tebliğden haberdar olduğu tarihin tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Tebliğ tarihindeki hatanın maddi hata olup, usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı-
Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ettiğinden, alacaklının, İİK.'nun 89/4. maddesine göre üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338/1 hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği-
Şikayetçi üçüncü kişiye borçlunun maaş alacağı için İİK'nun 89/1'e göre haciz ihbarnamesi gönderilmesinin usulsüz olup, haciz ihbarnamelerinin iptali gerekeceği-
Mahkemece davanın İİK 89/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesine, tarafların haklılık durumunun incelenmemiş olmasına göre %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Birinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak gerçekleşmesinden sonra yapılan 2. haciz ihbarnamesinin, tebliğinin usulsüz olması nedeniyle iptalinin gerekmeyeceği- 2. haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ ile yapıldığı hallerde buna bağlı olarak yapılan 3. haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davacının, davalı tarafından dava dışı Şirkete karşı icra takibi yapıldığını, bu icra takibi kapsamında, kendisine takip borçlusunun alacağı bulunduğu gerekçesi ile 1. haciz ihbarnamesi, 2. haciz ihbarnamesi ve 3. haciz ihbarnamesi gönderildiğini, takip borçlusunun kendilerinde bir alacağı bulunmadığını belirterek, 3. haciz ihbarnamesine karşı takip boçlusuna borçları bulunmadığının tespitini talep ettiği- Mahkemece, Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/321 esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi veya kesinleşti ise sonucuna göre işlem yapılması gerektiği-
Davacı ihyası istenen limited şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesinden önce şirket aleyhine başlatılmış bir icra takibi nedeniyle şirketin borcunu cebri icra baskısı altında ödediğini, bu nedenle şirket aleyhine menfi tespit davası açtığını ileri sürdüğüne göre, şirketin sorumlu tutulmasını gerektirebilecek bu durum nedeniyle ticaret sicilindeki terkin kaydının kaldırılması isteminde bulunulabileceği- Davacı tarafın alacaklı olduğunu iddia ettiği ticaret sicilinden iflas yoluyla terkin edilmiş şirketin yeniden ihyasını istemesinde hukuki yararının mevcut olduğu- Tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı bulunan kişilerin yapılan ilanlara rağmen alacaklarını yazdırmamalarının alacağın düşmesini gerektirmeyeceği ve bu aşamada iddia edilen alacağın gerçekte var olup olmadığının işbu davada değerlendirmeye tabi tutulamayacak olmasına göre, mahkemece taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-