Bononun ön yüzüne atılan ikinci imzanın “aval” olarak değerlendirilmesi gerekeceğinden, takip konusu senedi düzenlemiş olan ve şirket kaşesi dışında senet üzerine ayrıca atılmış olan ikinci imzanın senedi düzenleyen şirket temsilcisinin şahsi sorumluluğunu gerektireceği-
Borçlunun, takip dayanağı bononun tanzim tarihinden önce kısıtlı olduğunun saptanması halinde, iyiniyet/kötüniyet konuları gündeme gelmeksizin, bu bonodan doğan borçtan sorumlu olmayacağı-
İhtiyati haciz kararının infazı sırasında borcun kabulünün, hukuki nitelik olarak “harici ikrar” sayıldığından, başka emare ve delillerle teyit edilmedikçe bağlayıcı olmayacağı; borçlunun bu ikrarının kendisine ödeme emri tebliğ edildikten sonra “imza itirazı”nda bulunmasına engel teşkil etmeyeceği-
Çeke dayalı takiplerin; “çekin keşide edildiği yerde”, “muhatap bankanın bulunduğu yerde” ya da “borçlunun ikametgahının bulunduğu yerde” icra takibinde bulunulabileceği gibi, “sözleşilen yerde” de icra takibi yapılabileceği-
Çekin keşide tarihindeki değişikliğe paraf imzası atmış olan keşidecinin, açıkça paraf imzasına itirazı bulunmadığı sürece, çek lehtarının, daha sonra çeki ciro yoluyla devretmesi sonucunda hamile karşı borçlu konumunda olsa dahi buna itiraz edemeyeceği-
İİK. 50 ve HUMK. 12 uyarınca; ihtiyati haciz kararının verildiği yerde de icra takibi yapılabileceği-
“Takip dayanağı senedin karşılığının ödendiği”ne ilişkin başvurunun “borca itiraz” sayılacağı-
3 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olan bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla takip yapılması halinde, zamanaşımı süresinin 3 yıl yerine, 10 yıl olduğunun ileri sürülemeyeceği-