Kambiyo senedinden kaynaklanan borçların “aranacak borç” niteliğinde olduğu ancak takip konusu senette, yetkili icra dairesinin neresi olduğunun belirtilebileceği-
Ticaret mahkemesince iflasın ertelenmesi davası sırasında verilmiş olan “yapılmış ve yapılacak takiplerin durdurulmasına” ilişkin karar uyarınca, icra mahkemesince “borçlu hakkında yapılmış olan takiplerin durdurulmasına” karar verilmesi gerekeceği-
Bonoda keşidecinin protesto edilmemiş olması halinde, hamilin keşideci dışında cirantalara karşı takipte bulunamayacağı - Senette birden fazla borçlu bulunması halinde, bunlardan birinin ikametgahının bulunduğu yerde icra takibinde bulunulabileceği, bu durumda diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacakları ancak bu sonucun doğabilmesi için, borçlulardan biri hakkında onun için genel yetkili yer olan ikametgahında icra takibinde bulunulmuş olması gerektiği-
Bonoya dayalı olarak “borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde” , bonoda öngörülen ödeme yerinde” (ödeme yeri gösterilmeyen bonoda ödeme yerinin, “keşide yeri “olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun keşide yerinde de takip yapılabileceği) ve ayrıca “bonoda öngörülen yetkili mahkemenin (icra dairesinin) bulunduğu yerde” icra takibi yapılabileceği- (Not: 6100 sayılı HMK’nun 17. maddesi uyarınca artık ‘iki tarafın da tacir veya kamu tüzel kişisi olması koşuluyla’ yetki sözleşmesi yapılabileceği ve aksi kararlaştırılmadıkça sadece yetkili kılınan yerde takip (dava) açılabileceği-)
Kamu düzeni ile ilgili bulunmayan hallerde, tarafların yetkili mahkemeyi (icra dairesini) sözleşme ile belirleyecekleri; borçluların birden fazla olması halinde, borçlulardan birinin ikametgahının bulunduğu icra dairesinde icra takibi yapılabileceği-
Takip konusu çeklere, taraflar arasındaki “bayilik sözleşmesi”nde atıf yapılmamış ve takip talebinde bu “bayilik sözleşmesi”ne dayanılmamış olduğundan, alacaklı tarafından bu sözleşmede öngörülen aylık % 10 değil, yıllık %27 avans faizi isteyebileceği-
Özel anlaşmayla kararlaştırılan teminat kaydının, taraflar arasında ileri sürülebilen bir “şahsi def’i” olduğu, iyiniyetli üçüncü kişilere (cirantalara) karşı ileri sürülemeyeceği-
Borçlu vekili, çekteki şirket temsilcilerine yönelik imza itirazını, icra dairesi yerine doğrudan icra mahkemesine yapmış olduğundan mahkemece; yanlış yere başvurunun hukuki bir sonuç doğurmayacağı gözetilerek istemin reddine karar verilmesi gerekirken İİK'nun 168/5. maddesi gereğince süresinde yapılmayan itirazın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-