Gayrimenkul satım vaadi sözleşmelerinin TMK’nun 706 – Tapu Kanunu’nun 26 ve BK’nun 213 maddeleri uyarınca resmi şekil şartına tabi olduğu ve adi yazılı şekilde yapılan sözleşmenin geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye ekli cezai şarttın da geçersiz olacağına-
İİK.’nun 89/3. maddesi gereğince açılacak menfi tesbit davasının icra mahkemesinde değil genel mahkemede (asliye hukuk, ticaret, iş mahkemelerinde) görüleceği-
Keşidecinin, iyi niyetli senet hamiline karşı şahsi defilerini ileri süremeyeceği ancak lehdara karşı borçlu olmadığını ispat ettikten sonra hamilin kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini ispat ederse, şahsi defileri hamile karşı da ileri sürebileceği, İİK’nun 72/4.maddesi gereğince çeklerin ödenmesinin tedbiren durdurulması sebebiyle mahkemece kendiliğinden tazminata hükmedilmesi gerekeceği -
Kaçak elektrik tespit tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar resmi belge sayılacağı-
Bonoda vade tarihinin tanzim tarihinden önce olması halinde senedin bono niteliğinde sayılmayacağı ve kambiyo vasfını kaybedeceği, mahkemece bononun tanzim tarihinde yapıldığı iddia edilen tahrifat yönünde inceleme yapılarak inceleme sonucu dairesinde karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının borcun ödenmesi üzerine, üzerinde alacak miktarı yazılı senedin iade edildiğini, açığa imzalı senedin ise iade edilmeyip sonradan doldurulduğunu ileri sürdüğü davada, bir borç için iki ayrı senet düzenlenmesinin ve borç ödendiğinde geri alınmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının açmış olduğu itirazın iptali davasına karşılık, davalının açmış olduğu menfi tespit davasında, kısmen borçlu olmadığına dair verilen karar Yargıtay’ca onanmışsa da, itirazın iptali davasında bilirkişi raporuna göre halen davalının daha davacıya ödenmemiş borcu bulunmasına göre, HMK.’nun 303. maddesine göre kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilemeyeceği-
İmzası inkar edilemeyen belge ile çeklerin ödendiği tespit edildiğinden, “davalının bu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine” dair verilmiş olan kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Zirai kredi sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta, kredinin çiftçi olan davacının çiftçilik faaliyetlerini sürdürebilmek amacıyla alındığı, davacının 4077 sayılı TKHK’nun 3/e maddesinde tanımlanan tüketici kapsamına girmediği gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olacağı-