Davacının sözleşme tarihinde dernek yöneticisi olduğu, ancak dernek adına kambiyo senedi düzenleme yetkisinin bulunmadığından, senedin dernek adına verildiğine dair bir şerh de bulunmadığından, senedin dernek kayıtlarında yer almadığının tespiti halinde, “senetten dolayı davacının şahsen sorumlu olacağına” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
İstirdat davalarında alacaklı aleyhine icra tazminatı yani "kötüniyet tazminatı" ödeneceğine ilişkin İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi hükmünde bir düzenleme bulunmadığından, %40 ( şimdi %20 ) kötüniyet tazminatına karar verilmemesi gerekeceği-
Davacının ispat yükü kendisinde olduğu hallerde ,iddialarını uygun delillerle ispatlaması gerekeceği-
Davacı tarafça takibe konu senetlerin bedellerinin, 3. şahıstan alınan çekle ödendiğinin ispat edilemediği ve davacı tarafça teklif edilen yeminin davalı şirket yetkilisi tarafından eda edildiğinden “davanın reddine” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Taraflar arasında 22/04/2009 tarihli hekim sözleşmesinin 17.maddesinin “iş bu sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde İş Kanunu Hükümleri uygulanır” şeklinde olduğu, bu durumda mahkemece gerek sözleşmenin içeriği gerekse anılan 17.maddesinin kapsamı dikkate alındığında taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğunun gözetilerek davaya İş Mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesinin gerekeceği-
İmzanın inkar edildiği bonolarda, bonoların tanzim tarihinden önce veya aynı tarihli resmi makamlar huzurunda atılmış imza örnekleri getirtilip ayrıca mahkeme huzurunda davacıdan imza örnekleri alınarak birlikte değerlendirilmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, buradan alınacak rapora göre hüküm kurulması gerekeceği-
Dava, İİK.’ nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar vekili hem dava dilekçesinde hem de duruşmalar sırasında verdiği dilekçesinde senetteki muris imzasına itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece davacıların davaya konu senetteki imzaya itiraz ettikleri dikkate alınarak, “senetteki imzanın davacıların murisine ait olup olmadığı” hususunda konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacıların imzaya itiraz ettikleri gözden kaçırılarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK.’nun 72/son maddesine göre menfi tesbit davalarının takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği-
Davacının, şirketin temsilcisi olması sebebiyle, şahıs olarak davaya konu takipte taraf sıfatı bulunmadığından şahsen açtığı davanın “aktif husumet ehliyeti yönünden davanın reddine” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-