İİK.72. maddesine göre açılan menfi tespit davasında “menfi tespit şeklinde” karar verilmesi gerekirken, “olumlu tespit” biçiminde hüküm kurulmayacağı-
Mahkemece verilen.... tarihli tedbir kararı infaz edilmiş olup, İİK.’ nun 72/IV hükmüne göre, alacaklının alacağını geç almaktan doğan zararının giderilmesi için davalı yararına %40’ tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davayı kabul eden mahkemenin, davacının borçlu olmadığı tutarı belirleyip “……davacının, davalıya ‘……TL borçlu olmadığının tesbitine ……’ ” ş e k l i n d e karar vermesi gerekeceği, bunun yerine “borçlu olunan tutara” (olumlu tesbit) hükmedemeyeceği-
Takibe dayanak senedin ciro silsilesinin kopuk olduğu ve senedin hamil tarafından protesto ettirilmediğini iddia edilerek açılan menfi tesbit davasının, davacının icra dairesine gönderdiği 29/05/2007 tarihli mal beyanı dilekçesinde “bu borcumu ileride kazancım olduğunda ödeyeceğim” şeklindeki beyanının üzerinde durulup, değerlendirilmeden eksik şeklide inceleme ile yazılı biçimde karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Kooperatif adına düzenlenecek evrakın geçerli olması ve kooperatifi bağlaması için kooperatifi temsile yetkililerden ikisinin imzasının gerekli olduğu, senedin tanzim tarihinde temsile yetkili şahısların imzalarının senette imza sahibi olmadıklarının adli tıp raporu ile sabit olduğu, senedin kooperatif defterlerinde de yer almadığı, davaya konu bono sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verileceği-
Dava konusu çeklerdeki keşideci imzasının, davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespiti halinde sahtelik ve tahrifat iddiasının mutlak def’ilerden olması nedeniyle herkese karşı ileri sürülebileceği, senet hamilinin iyi niyetli olmasının bir öneminin olmayacağı -
Mahkemece, “taraflar arasındaki sözleşmeye konu şahıs şirketinin davalı adına ticaret siciline kayıtlı olduğu, sözleşme gereği devir bedeli olarak tanzim edilip davacı devir alan tarafından verilen senetlerin ciro edilemez kaydı ile düzenlendikleri ve bedelsiz kaldıkları senetteki” teminat senedidir, ciro edilemez, kaydının kesilerek ortadan kaldırıldığı ve senet hamili olarak davalı tarafından icra takibine girişildiği, ciro edilemez kaydına rağmen yapılan devir geçerli olmakla birlikte davalı tarafından diğer davalıya yapılan devrin alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu ve lehtara karşı ileri sürülen temel ilişkiye dayalı bedelsizlik def’inin 3. kişilere karşı da ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Çekin kural olarak havaleden ibaret, kayıtsız şartsız bir ödeme aracı olup mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekeceğini, bu kuralın aksini iddia eden davacının iddiasını kanıtlaması gerekeceğini yani isbat külfetinin davacı tarafta olduğu-
Mahkemece dava konusu çekin davacı tarafından düzenlendiği ve imzanın davacıya ait olduğunun çekişmesiz bulunduğu, dava konusu çekte geçerli bir düzenleme yerinin bulunmaması nedeniyle çekin kambiyo vasfında olmadığı bu nedenle temel ilişkinin ispatı yönünden tanık dinlenebileceği kabul edilerek, tanıkların dinlendiği, davacı tanıklarının davacı yanında çalışıyor ve yakın akraba olması nedeniyle itibar edilmediği, davalının şirket ortağı olması ve adına kayıtlı taşınmazı satmış bulunması nedeniyle bu miktar da borç verebileceği, davalının davacıya 300,000 USD borç verdiği ve karşılığında aldığı çekin karşılığının çıkmadığı he ne kadar davacının çeke karşılık sadece 15000 USD aldığını iddia etse de bu iddiasını kesin delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle mahkemece davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-