İmar Yasası uyarınca hazırlanan Otopark Yönetmeliğinin uygulanmasından kaynaklı davanın görev yönünden İdari Yargıda açılmasının gerekeceği-
Mahkemece, “iddia, savunma, toplanan delillere göre çekin keşide tarihinin... olup, çekteki zamanaşımı süresinin dolduğu, taraflar arasında temel ilişki bulunmadığı, davalının bu çek nedeniyle ancak TTK.’ nun 644. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak davacı keşideciden talepte bulunabileceği, davalının bu yönde bir talepte bulunmadığı icra takibi ve dava açmadığı ve TTK.’ nun 644. maddesindeki bir yıllık sürenin dolduğu, davacının tazminat isteminin koşullarının bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “malen kaydı bulunan kambiyo senetlerinin karine olarak teslim alınan mal karşılığında düzenlendiğinin kabulü gerektiği, bu karinenin aksini iddia eden davacının iddiasını yazılı delillere kanıtlanamadığı, senetleri ciro yoluyla devralan 3. kişinin kötü niyetle hareket ettiğinin sübut bulmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine, ihtiyati tedbir nedeni ile alacağına geç kavuşan davalı şirket lehine kötü niyet tazminatına” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacının istemi takip konusu alacağın bir kısmından, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin iken, mahkemenin hükme esas aldığı icra mahkemesinin iptal kararı takibin icra emri tebliği suretiyle yapılamayacağı gerekçesine dayanmaktadır. Bir başka söyleşişle İcra mahkemesinin iptal kararı borcu sona erdirmemiştir. Bu durumda mahkemece yargılamaya devamla davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun belirlenmesi ve varılacak sonuca göre yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Borçlu tarafından "borcun ödendiği" konusunda istirdat davası açılması gerekirken olumsuz tesbit davası açılmasında hukuki yarar bulunmayacağı-
Çekin ibrazı suretiyle alacak hakkını talep eden hamile karşı menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Mahkemenin aksi yöndeki değerlendirmesinde isabet bulunmamaktadır. Davalı çeki kendisinden önceki hamile iade ettiğini savunduğuna göre, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açıldığı tarihte haklılık durumuna göre yasal sonuçlara hükmedilmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Aslolanın peşin satış olup, peşin satışta mal ve bedelin aynı anda ödendiği, çekin bir ödeme vasıtası olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulünün gerektiği, ilerde teslim edilecek mallara karşılık avans olarak çek verildiğini ancak malın teslim edilmediğini ileri süren davacının HUMK’un 288 vd. maddeleri uyarınca iddiasını kanıtlaması gerekeceği-
Borçlunun hakkında tasarrufun iptali davası açılmadan önce alacaklıya karşı açtığı menfi tespit davasının sonucunun, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Menfi tespit ilamlarının kesinleşmeden takibe konulmasının mümkün olmadığı-
Dava konusu çek davacı tarafından keşide edilmiş olup, lehtar cirosu ile davalı bankaya devredilmiştir. Çekte keşide tarihi 30.10.2008 olarak yazılı ise de yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda çekteki keşide tarihinin tahrif edildiği ve 30.10.2007 tarihi olduğu, tahrifat üzerindeki imzanın keşideciye ait olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda çekin keşide tarihinin 30.10.2007 tarihi olarak kabulü gerekir. Süresinde ibraz edilmeyen ve zamanaşımına uğrayan çeke dayanarak hamil TTK.’ nun 644. maddesi uyarınca keşideciye müracaat edebilir. Davalı davaya cevabında çek nedeni ile alacaklı olduğunu, çekin bankaya rehin cirosu ile intikal ettiğini bildirmiştir. Davalı banka, keşideciye karşı TTK.’ nun 644. maddesindeki haklarını kullanabileceğine göre, mahkemece olayda bu hükmün koşulları bulunup bulunmadığı üzerinde durularak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-