İ.İ.K.72/5. maddesi gereğince dava borçlu lehine hükme bağlanır ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsili için tazminata karar verilmesi gerekeceği-
"Görevsizlik kararı"nın usule ilişkin nihai kararlardan olduğu, bu kararla birlikte mahkemede kendisini vekille temsil ettirmiş olan taraf yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Dava konusu bononun evliliğin teminatı olarak verilen bono olduğunun davacı yanca HUMK.’ nun 290. maddesine göre kanıtlaması gerekir. Bu konuda tanık dinlenemez. Öte yandan davalı Ö.A. bononun lehtarı olup, yine ona karşı da bedelsizlik iddiasının anılan yasaya göre ispatı gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden tanık beyanı ve sosyal durum araştırması ile hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece “nakden” kaydının aksinin ispatlanamadığı gerekçe gösterilerek dava reddedilmişse de, dosyadaki harici satış sözleşmesinde bakiye borç için bono düzenleneceği açıkça yazılı olduğu- Araç satışının da noterce resmi biçimde yapıldığı ve bu aşamada davalının önceki malikin vekili sıfatıyla hareket ettiği sabit olduğundan, mahkemece anılan belgeler üzerinde durulup, davacının iddiasının bu çerçevede değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Tamamen doldurulmamış bono tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile ispat olunmadığı sürece bono geçerliliğini korur. Dava konusu senet miktarı dikkate alındığında, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının HUMK.’ nun 290. maddesine göre yazılı belge ile ispatı gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava, takibe konu çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, dava konusu çekte keşideci olup lehtarın ciro imzasının sahte olduğuna dayanamaz. Öte yandan, keşideci konumundaki davacı, lehtara karşı sahip olduğu ödemeye ilişkin şahsi def’ileri somut o olayda davalı hamile karşı ileri süremez. Bu durumda mahkemece anılan hususlar üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan aldığı emekli maaşına konulan haczi kaldırtmış olan borçlunun, daha önce maaşından yapılmış olan kesintileri, genel mahkemede “istirdat davası” açarak geri alabileceği-