Dava, dayanışmalı (müteselsil) kefil hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası’nın 19/B-a maddesi gereğince her türlü harçtan bağışık olan davalının (tarım kooperatifinin) karar harcı ile sorumlu tutulmuş olmasının usul ve yasaya uygun düşmeyeceğinden kararın bozulmasını gerektirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK’nun 438/7.maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasının gerekeceği-
Dava konusu bononun “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydını taşıması teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğuna karine teşkil eder. Bu durumda kanıt yükümlülüğü üzerinde bulunan alıcı, bu karinenin aksini yani “malı kendisine teslim edilmediğini” usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bu yön düşünülmeden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
“Davaya konu senedin davalı şirkette çalışmaya başlanırken teminat olarak alındığını” ileri sürmüşse de, senette davalı şirketin herhangi bir sıfatı bulunmadığından, davaya görevi yasayla belirlenmiş iş mahkemesince bakılmayacağı-
Davalı-alacaklının "haksız takip tazminatı" (kötüniyet) tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için, hem alacaklının "haksız" olarak takipte bulunmuş olması ve hem de bu takibin "kötüniyetle" yapılmış olması gerekeceği-
Uyuşmazlık, davacıya ait mevduat hesabından internet yolu ile para çekilmesinden kaynaklandığından, TTK.’ nun 4. maddesi uyarınca davanın mutlak ticari dava niteliğinde bulunmasına göre, davaya bakma görevi ticaret mahkemesi’ne aittir. Hal böyle olunca, görev hususu düşünülmeden, davanın tüketici mahkemesinde görülüp karara bağlanmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece “davanın İİK.’ nun 72/3. maddesi gereğince açılmış menfi tespit davası olduğu, icra takibinin Tarsus’ta yapıldığı, yetkili mahkemenin Tarsus mahkemeleri olduğu, davalının ikametgâhının İstanbul’da olmasından dolayı İstanbul mahkemelerinin de yetkili olduğu” gerekçesiyle, “mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Şikayet konusu takibe konu senetten dolayı tahsilatı yapılan borcun olmadığının menfi tespit davasında tespit edilmesi üzerine iadesi istenen paraya temerrüt faizinin ödeme tarihinden itibaren işletilmesine ilişkin icra dairesi işleminin düzeltilmesi davasında, menfi tespit davası sonucunda takibe konu senetten dolayı borcun tahsil edilen kadar olmadığı tespit edildiğine göre, borçlulara icra dosyasına yatırdığı meblağı herhangi bir hükme hacet kalmadan aynı takip dosyası üzerinden alacaklıdan talep etmelerinde bir usulsüzlük bulunmayacağı, ancak iade borçlusunun (alacaklı) muhtıra tebliğ edilip temerrüde düşürülmeden faizden sorumlu tutulamayacağı, böyle bir davada mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile muhtıra talep elden faiz alacağı kısmı yönünden iptalinin gerekeceği-