Kambiyo senetlerinde “imzaların istiklali” ilkesi bulunmaktadır. Başka bir anlatımla beyanlar birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle davacı keşideci kendi imzasını inkâr etmediğinden, lehtarın imzasının “sahte olduğuna dayanarak sorumluluktan kurtulamaz. TTK.’ nun 730/3. maddesi yollaması ile çeklerde uygulanması gereken TTK.’ nun 589. maddesi de sahte imza sebebi ile çekteki diğer imzaların sıhhatine halel gelmeyeceği” hükmünü içermektedir. Bu durumda imzaların istiklali prensibi gereği davacı keşidecinin açtığı davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasında yetkili mahkeme HUMK’ nun 9.vd. hükümlerine göre belirlenir. Somut olayda menfi tespit davası, icra takibinden önce açıldığından ve davalının ikametgâhı da Malatya olduğu anlaşıldığından, yetki itirazının kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi ile davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekecektir-
Çekin sebepten mücerret olup, bir ödeme vasıtası (TTK m.707) olması nedeniyle, dava konusu çeklerin avans olarak verildiği konusunda ispat yükü davacıdadır-
Taraflar arasındaki sözleşmenin emredici bir hukuk kuralı olan BK.’ nun 707. maddesine aykırı olamayacağı, öte yandan sözleşmede tarafların dava dışı bonolardan kaynaklanan borcu sona erdirip, çeke dayalı yeni borcun meydana gelmesi konusunda anlaştıkları, bu durumda tecdidin söz konusu olduğu ve yeni borcun bağımsız bir varlık arz ettiği, önceki borca ilişkin def’i ve itirazların bu davada tartışılamayacağı, “davanın ispatlanmadığı” gerekçesiyle “reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Dava, dayanışmalı (müteselsil) kefil hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası’nın 19/B-a maddesi gereğince her türlü harçtan bağışık olan davalının (tarım kooperatifinin) karar harcı ile sorumlu tutulmuş olmasının usul ve yasaya uygun düşmeyeceğinden kararın bozulmasını gerektirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK’nun 438/7.maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasının gerekeceği-
Keşidecinin, lehtara karşı temek ilişkiye dayalı olarak olumsuz tespit davası açmakta hukuki yarar sahibi sayılacağı-
Dava konusu bononun “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydını taşıması teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğuna karine teşkil eder. Bu durumda kanıt yükümlülüğü üzerinde bulunan alıcı, bu karinenin aksini yani “malı kendisine teslim edilmediğini” usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bu yön düşünülmeden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Çekte, rehin cirosunun geçerli olamayacağı-
“Davaya konu senedin davalı şirkette çalışmaya başlanırken teminat olarak alındığını” ileri sürmüşse de, senette davalı şirketin herhangi bir sıfatı bulunmadığından, davaya görevi yasayla belirlenmiş iş mahkemesince bakılmayacağı-