Taraflar arasındaki istirdat davasında, mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacı hakkındaki kararın kesinleştiği gözetilerek anılan davacı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, icra takibine konu senet olup, davacı yanca bedelsizlik iddiasına yönelik dosyaya ibraz edilen davacı yanca bedelsizlik iddiasına yönelik dosyaya ibraz edilen tahsilat makbuzunun ödeme iddiasını kanıtlayacak nitelikte bulunmadığının gözetilmesi gerekeceği-
Dava bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup; hukuki dayanığını İİK'nun 72. maddesi hükmü oluşturmakta olup somut olayda İcra Hukuk Mahkemesince verilen icra takibinin durdurulması kararı takip hukukuna ilişkin olup, maddi hukuk bakımından davacının menfi tespit davası açmasına engel teşkil etmeyeceği ve bu durumda mahkemece davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Dosya kapsamında bulunan davacı şirketin katılan davalıların sanık sıfatıyla resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan yapılan yargılamada karar örneğinden dava konusu bono nedeniyle davalı-sanıkların resmi belgede sahtecilik suçundan oybirliği ile cezalandırılmalarına, dolandırıcılık suçundan oy çokluğu ile cezalandırılmalarına hükmedildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği görülmüş olup 818 sy. BK'nun 53. maddesi gereği ceza hakimi tarafından tespit edilen maddi vakıa hukuk hakimini bağlayacağından, mahkemece anılan ceza dosyasının sonucunun kesinleşmesinin beklenilmesi gerekeceği-
İİK'nın 72/5. maddesi gereği davacı-borçlu yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız ve aynı zamanda kötü niyetli olarak yapılması koşulu aranmakta olup somut olayda davalı-hamil tarafından İİK'nın 72/5. md. gereği haksız ve kötü niyetli olarak takip yapıldığı ispat edilememiş olduğundan bu durumda davacı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği-
Yargılama sırasında davalı banka dosya içerisine davacının kefil sıfatıyla imzaladığı ''Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi'' ve ''Ticari Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesi'' ibraz etmiş ise de, kefil davacı kendi kefalet limiti ve temerrüdünü hukuki sonuçlarından sorumlu olup, mahkemece, davalı banka kayıtları üzerinden bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılarak varılacak sonuca göre ve davacının imzası bulunan kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borcun saptanması halinde bu kredi sözleşmelerine verilen teminatların kaldırılmış olmasının davacı kefilin durumunu ağırlaştırıp ağırlaştırmadığı üzerinde durulması gerekeceği-
İİK 72/5. maddesinde “... Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz.” denilmekte olup davalı yanın bonoya dayalı olarak davacı aleyhine takip başlatmakta haksız ve kötüniyetli olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Dava temlik eden ile birlikte davalı olarak gösterilen iki şirket aleyhine açılmış olup mahkemece davalı diğer şirket hakkında herhangi bir hüküm oluşturulmamış olduğu için, hükmün bozulmasının gerekeceği-
Dava bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, hukuki dayanağını İİK'nun 72. maddesi hükmü oluşturmaktadır. Somut olayda İcra Hukuk Mahkemesince verilen "icra takibinin durdurulması kararı takip" hukukuna ilişkin olup, maddi hukuk bakımından davacının menfi tespit davası açmasına engel teşkil etmeyeceği için, mahkemece davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunduğu gözetilmesi gerekeceği-
Dava konusu ipoteğin teminat altına aldığı alacakla ilgili olarak araştırma ve inceleme yapılıp varsa alacağın TMSF tarafından davalı bankaya temlik edilip edilmediği de saptanıp husumet yönü üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekeceği-