Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden tarafın, o vakıayı ispat etmeye mecbur olup, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kuralın uygulanması gerekeceğinden, davacı tarafından imzalanan bononun bedelsizlik iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerekeceği-
Menfi tespite ilişkin dava, önceki kanun (HUMK) zamanında açıldığından yargılamanın bulunduğu aşamaya göre gider avansı ödenmesi istenemeyeceği- Bunun yanısıra her ne kadar verilen kesin süre içeresinde davacı vekilince ara kararı gereği yerine getirilmemiş ise de, mahkemece ödenecek gider avansı da ara kararında belirtilmemiş olup, kapsamı ve sınırları yeteri kadar belli edilmeyen böyle bir ara kararına dayanılarak kesin sürenin gereği yerine getirilmediğinden söz edilemeyeceği-
Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit - istirdat davasında, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesi iştirak halinde olduğundan diğer tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi ya da terekeye temsilci atanarak davanın yürütülmesi konusunda adı geçen davacıya uygun süre verilmesi, bu yöne ilişkin dava şartının tamamlanmasından sonra yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-
İİK m. 135 e göre taşınmazı tahliye etmek zorunda bulunmadığının ve kiracılık sıfatının devam ettiğinin tespiti istemi-
Davalılar için bildirilen adrese çıkarılan tebligat bila ikmal geri dönmüş olup, davacı vekili aynı dilekçede davalının belirttiği adreste bulunamaması halinde mahkemece adres araştırması yapılmasını istemiş olmasına göre mahkemece anılan davalı şirketin ticaret sicilinden tebligata elverişli açık adresi araştırılarak taraf teşkili sağlanması gerekeceği- Öte yandan derdestlik itirazı için, sadece dosyanın tarafları arasında derdestlikten söz edilebileceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit-ipoteğin fekki-alacak davasında, birleşen davaların bağımsızlıklarını koruyacağı, bu nedenle her dava için ayrı ayrı hüküm kurulması, harç, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin ayrı ayrı hüküm altına alınması gerekeceği-
İhtiyati haciz geçici hukuki koruma niteliğinde olup, icra takip işlemi niteliğinde bulunmadığından menfi tespit davası açılması ve bu dava sırasında ihtiyati tedbire hükmedilmesinin ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkil etmemesi gerekeceği-
Davacının borçlu bulunmadığı miktarın tespitine karar verilecek olan menfi tespit davasında hüküm kısmının 1.paragrafında bu şekilde hüküm oluşturulmuş ise de 2.paragrafında itirazın iptali davalarında olduğu gibi belirlenen alacağa faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmiş ve bu durum hükmün kendi içinde çelişkili olması sonucunu doğurmuş olduğu için, 6100 sayılı HMK 'nın 297.maddesine aykırılık teşkil edeceği-Ticari işlerde faiz oranı 6102 sayılı TTK 'nın 8/1 maddesi uyarınca serbestçe kararlaştırılabileceği-
Mahkemece diğer davalılar hakkında hüküm kurulmuş ise de, davalı şirket hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı gibi, davalı şirketin ticaret sicil kaydındaki adresi yerine, kapı numarası hatalı bir şekilde çıkarılan usulsüz tebliğ üzerine Tebligat Kanunu' nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmış olması nedeniyle taraf teşkili sağlanmaksızın karar verilmemesi gerekeceği-
Davacı, davalıya vermiş olduğu bonolardan dolayı borçlu olmadığı vakıasına dayanmış olduğundan, dava İİK’nun 72’nci maddesinde düzenlenen menfi tespit davası niteliğinde olduğu ve talep sonucunda bonoların iptalinin talep edilmesinin bu nitelendirmeyi değiştirmeyeceği-