İİK'nın 72.maddesine dayalı istirdat davasında, hükümde düzenlenen istirdat davasının ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekeceği-
Dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı saptanmış ise de; davalı senedi ciro yoluyla devralan yetkili hamil olup, davalının senedi devralırken bile bile veya ağır kusurla davacının zararına hareket ettiği ve kötüniyetli olarak iktisab ettiğine dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığından davalı aleyhine tazminata hükmedilmemesi gerekeceği-
Davacı kefilin vermiş olduğu ipoteğin fekedilmiş olması, kefilin durumunu ağırlaştırmayacağı, bir başka ifade ile kefilin zararına olarak değerlendirilemeyeceği, hal böyle olunca davacının kendi kefalet limiti ve temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olması gerekeceği-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı-
Mahkemece dava tarihinde yürürlükte bulunan 818. sayılı BK'nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesi kararı hükme esas alınmış ise de ceza mahkemesince “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı verilmiş olup bu nitelikteki kararlar BK'nun 53. maddesi anlamında hukuk hakimini bağlayıcı kararlar olarak kabul edilemeyeceğinden mahkemece, sahtecilik ve dava dilekçesinde yer alan diğer iddialar bakımından araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği-
Kambiyo vasfı niteliğinde olup sebepten mücerret olan dava konusu çek için, davalı çeki borç para karşılığında verildiğini belirtmiş, davacı ise söz konusu çekin mal karşılığı avans olarak verildiğini iddia etmiş olduğundan, ispat külfetinin söz konusu çekin mal karşılığı avans olarak verildiğini iddia eden davacıda olması gerekeceği-
Bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, bonoda ihdas nedeni olarak malen kaydı bulunmakta olup davalı beyanında bononun davacıya satılan keçilerin, ödeme tarihindeki fiyatları üzerinden hesaplaması sonucu bakiye alacak miktarına ilişkin olduğunu belirtmiş olup, davalının bu beyanının talil olarak kabul edilemeyeceği ve ispat yükümlülüğü davacıda olup davacının bononun bedelsiz kaldığını usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, incelenen ciro silsilesinde takip alacaklısı senedin lehdarı olup, takip borçlusu ve eldeki menfi tespit davasının davacısı lehtardan sonra ciranta olduğu ve davacı lehtardan sonra davalı-takip alacaklısının cirosu bulunduğundan, davalı-takip alacaklısı yönünden alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiği anlaşılmakta olup, davalı hamilin, kendinden önceki ciranta hakkında takip yapamayacağı-
Davacının kefalet sorumluluğu nedeniyle dava dışı banka tarafından davacı aleyhine icra takibine girişildiği ve takipten sonra davacı ile banka arasında düzenlenen protokol gereğince borcun ödendiği ancak alacağın davalıya temlik edilmesi nedeniyle davalı tarafından takibe devam edildiği dosya içeriğinden anlaşılmakta olup, takibe girişildiği tarihte alacaklı olduğu anlaşılan bankanın takibe girişmesinde kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden ve temlik alan davalı tarafından girişilmiş ayrı bir takipte bulunmadığından somut olayda İİK'nun 72/5’ e göre, öngörülen tazminat koşullarının oluşmadığı için tazminata hükmedilmemesi gerekeceği-
İİK'nın 72/4 maddesi uyarınca takip alacaklısı lehine tazminata hükmedilmesi için, verilmiş bir tedbir kararının bulunması ve bu tedbir kararı dolayısıyla, takip alacaklısı davalının alacağını geç almış olması gerekli ve fakat somut uyuşmazlıkta, mahkemece icra takibinin durdurulması ya da icra veznesindeki paranın ödenmemesi hususunda verilmiş bir tedbir kararı olmadığı gibi, dava konusu senetleri icra takibine koyan da davalı olmadığından, mahkemece şartları oluşmadığı için davalı yararına tazminata hükmedilmemesi gerekeceği-