Davacı, davalının icra takibine konu ettiği kredi sözleşmesindeki borçlu imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürmüş ve Alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, anılan kredi sözleşmesinden sonraki tarihli belgeler mukayeseye esas alınarak kredi sözleşmesindeki borçlu imzasının davacının eli ürünü olmadığı belirlenmiş; ancak imza incelemesinde medar-ı tatbik imzaların tümünün kredi sözleşmesinden daha sonraki imzalar olduğu anlaşılmakta olduğundan, HMK'na göre, davalının sözleşmenin akdinden önceki evrede resmi merciler huzurunda atılmış medar-ı tatbik imzaları araştırılıp, belgelerin asılları dayanak yapılarak uzman bilirkişi kurulundan alınacak rapor sonucunda varılacak uygun neticeye göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı vekili temyiz dilekçesi ekinde temlik sözleşmesi ve ekinde temlik edilen alacak listesi örneğini ibraz etmiş olup bu bağlamda dava konusu takip dosyasından doğan alacağın davalı temlik alana, karar tarihinden ve dairenin bozma ilamı tarihinden önce temlik edildiği görülmüş olup, yargılama sırasında alacak temlik edildiğine göre davalı bankanın bu davada taraf sıfatı kalmadığından HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı gereği davalı temlik alan duruşma günü tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan, savunma ve delilleri toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK 72/4 maddesi uyarınca menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemece alacaklılarının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından doğan zararı için alacaklı davalı yararına tazminat verilmesi talebinin karar yerinde tartışılıp gerekçelendirilmesi ve bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava konusu bonoya istinaden hakkında takip yapılan davacının bonoda adı ve imzası bulunmaması ve buna rağmen hakkında icra takibi yapılmasına karşılık onun adına açılan davanın kabulüne karar vermek gerekeceği-
Davacı borçlu vekillerinin imzasını taşıyan mal beyanı dilekçesindeki imza incelemesi sonucu borcun kabulüne ilişkin imzanın vekillere ait olduğu tespit edilirse bu beyanın davacıyı bağlayacağının gözetilmesi; şayet, imzalar vekillere ait çıkmaz ise, bu halde, senetteki ciranta imzasının sıhhati yönünden inceleme yapılması gerekeceği-
Davacının, dava konusu çekin yargılama sırasında davalı tarafından iade edildiğini bildirdiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığı belirtilerek mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, davalı vekilinin cevap süresinin uzatılması talebi mahkemece kabul edildiği halde, davalının dava hakkındaki cevabı beklenmeden hüküm oluşturulması 6100 sayılı HMK' nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırı olup, davalının savunma hakkını kısıtlamış olduğu-
Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 25/3 maddesinde ; “Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde Borçlar Kanununun 198 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur” hükmüne göre, mahkemece söz konusu maddede öngörülen süreler içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususları da araştırılmak suretiyle davacı tarafından davalıya usulüne uygun ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı hususunun tartışılması gerekeceği-
Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit-tazminat davasında, birleştirme kararı verildikten sonra da dava ve birleştirilen davalar bağımsızlıklarını koruyacağı için, mahkemece dava ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik menfi tespit davası olarak açılan davada, ; 492 Sayılı Harçlar Kanununun 123/son maddesine göre, harç istisnası yurt dışından alınacak kredilerin geri dönüşümü ile ilgili işlemlerle sınırlı olmak üzere uygulanmakta olup, nitekim Anayasa Mahkemesinin kararı da bu yönde olduğundan, davalı Bankanın harçtan muaf olmadığının gözetilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olan menfi tespit davasında, davalının temyizi yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olup, avukatlık asgari ücret tarifesinin 6.maddesi uyarınca anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur hükmüne göre, dava tarihindeki haklılık durumu gözetilerek yargılama gideri ve taraflara hükmedilecek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-