Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik menfi tespit davası olarak açılan davada, ; 492 Sayılı Harçlar Kanununun 123/son maddesine göre, harç istisnası yurt dışından alınacak kredilerin geri dönüşümü ile ilgili işlemlerle sınırlı olmak üzere uygulanmakta olup, nitekim Anayasa Mahkemesinin kararı da bu yönde olduğundan, davalı Bankanın harçtan muaf olmadığının gözetilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasın, tarafların Cumhuriyet Savcılığında alınan beyanlarında dava konusu bononun davalıların işçi alacağına karşılık verildiği anlaşılmakta olup uyuşmazlığın, işçi işveren ilişkisi nedeniyle verilen bonodan kaynaklanmasına göre iş hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği-
İlk davada kabul edilen tazminata esas giydirilmiş ücretin davacı açısından kesin hüküm niteliğini haiz olup, bu davada dikkate alınmasının gerekli olduğu-
Dava dışı kredi kullanıcıları tarafından açılan menfi tespit davaları ve ağır ceza mahkemesinin hizmet nedeniyle suistimale ilişkin saptaması karşısında eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Menfi tespit davasında, birleşen davaların bağımsızlıklarını koruyacağı, bu ilke gözetilerek mahkemece asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-
İİK’nın 72/4. md. hükmü gereği davalı-alacaklının yaptığı takip alınan tedbir kararı ile durduğu halde davalı-alacaklının talebi olmasa dahi davalı lehine re'sen %40 tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesi ve tedbir kararının uygulanması sonucunda alacaklının alacağına geç ulaşmasından dolayı zarara uğraması gerekeceği-
Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit-itirazın iptali davasında, davacı-birleşen davada davalı kefilin genel kredi sözleşmesinde sorumlu olduğu kefalet tutarı ve birleşen davada davalı-kefil tarafından takip tarihinden önce kefalet limitinin de üzerinde kalacak miktarda ödeme yaptığı ve bu hususun birleşen davada davacı banka kayıtları ile sabit olması da gözetildiğinde birleşen davada davalı kefil için de takip yapılmasının İİK. mad. 67/2 anlamında davalı bankanın kötü niyetli olduğu ve birleşen davada davalı vekilinin cevap dilekçesinde bu yönde bir talebi olduğunun da göz önüne alınması gerekeceği-
Davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilen menfi tespit davasının devamı sırasında ödenen bedeller yönünden İİK 72/7. maddesi uyarınca davanın istirdat davasına dönüşeceği gözetilerek borçlu bulunulmadığı halde ödenmek zorunda kalınan miktarın istenebileceğine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, menfi tespit davasında verilecek hükmün eldeki sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan alacak davasını etkileyecek nitelikte olması ve davaların aynı hukuki ilişkiden kaynaklanması, dolayısıyla her iki dava arasında bağlantı bulunması gözetilerek HMK'nın 166. maddesi hükmü gereği her iki davanın birleştirilerek görülmesi, mümkün olmaması halinde menfi tespit davasının sonucu beklenilmesi gerekeceği-