Menfi tespit davası nedeniyle yapılan yetki itirazında davalı vekili Adana veya İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğundan söz etmiş ise de, seçtiği mahkemeyi bildirmemiş ise, yetki itirazı dikkate alınmayacağından yetki itirazının reddiyle işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Davacı iddiaları arasında senetlerdeki yazı ve rakamların müvekkiline ait olmadığı gibi senet bedellerinde tahrifat ve sahtecilik yapıldığı iddiası da mevcut olduğundan; mahkemece dava konusu senetlerde tahrifat yapılıp yapılmadığı konusunda inceleme ve değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilemeyeceği-
Menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin davada, davacı, dava dilekçesinde, davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine ve ayrıca borçlu olmadığının tespitine sehven yatırılan miktarın istirdadına karar verilmesini talep etmiş olsa da, ıslah dilekçesi ile davalıya ödemiş olduğu miktarın faizi ile birlikte istirdatını istemiş olduğundan bu durumda davacının faiz talebinin ıslah tarihinden itibaren işletilmesi gerekeceği-
Davaya konu bononun iş ilişkisi sırasında düzenlenmiş olup, fesihten sonra doldurulmak suretiyle işleme konulduğu, bu itibarla sözü edilen hukuka aykırı işlemden fayda sağlayamaya çalışan her iki davalının da menfi tespit davasında birlikte sorumlu tutulmasının gerekeceği-
Dava, tahrifat iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkin olduğundan; dava konusu senette tahrifat bulunup bulunmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılması gerekirken dar yetkili İcra Hukuk Mahkemesi dosyasından alınan rapora dayanarak hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Dava konusu çek yapraklarının boş ve imzasız olduğu, boş çek yapraklarının tedavüle konmuş sayılamayacağı ve bu hali ile iptali istenen çeklerin Çek Kanunu ve TTK anlamında henüz çek vasfını taşımadıkları, ileride doldurulup hak iddia edilmesi halinde çek sahibinin menfi tespit davası açma hakkının bulunduğu, zayi nedeniyle çek iptali davası açma hakkının hamile tanındığı, çek yapraklarının boş olması nedeniyle henüz keşideci dahi sayılmayan davacının dava açma hakkının olmadığı-
İhtiyati tedbir yoluyla icra veznesine ödenecek paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu sebeple alacaklının alacağına kavuşması geciktirilmiş olduğundan İİK.’nun 72/4. maddesi gereğince davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Kambiyo senetleri 6102 sayılı TTK.'da düzenlenmiş olduğundan bu senetlerden kaynaklanan uyuşmazlığın; aynı kanunun 4. maddesi kapsamında ticari dava niteliğinde olduğu- Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.'nın değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisine dönüştürülmüş olduğu-
Borçluların takibin kesinleşmesinden sonraki aşamada teminat amacı ile boş imzalayıp alacaklıya verdikleri senedi alacaklının antlaşmaya aykırı olarak doldurup takibe koyduğunu, Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunmaları üzerine sulh ceza mahkemesince alacağı temlik eden A. K.. hakkında bedelsiz senedi kullanmak suçundan dava açıldığını ileri sürerek icra müdürlüğünden takibin durdurulmasını talep ettikleri talebin kabulüne ilişkin kararın alacaklı tarafından şikayet konusu yapılmış olup şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davalının kötü niyeti sabit görülmediğinden, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, ihtiyati tedbir kararı dikkate alınarak davanın reddedilen bölümü üzerinden takdiren %40 oranında hesaplanan 3.491,02 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmesinin yerinde olduğu-