Senet üzerinde düzenleme sebebinin malen yazılı olması ve davalı alacaklının senedin teminat senedi olarak düzenlendiğini ileri sürerek senedin düzenleme sebebini talil edip ispat yükünü üzerine almış olmasın karşın, usulüne uygun delillerle iddiasını kanıtlayamadığı görüldüğünden menfi tespit davasının kabulü gerektiği-
Emekli maaşından yapılan kesintilerin iadesine yönelik istemin genel hukuk mahkemelerde istirdat talebine konu olabileceği, icra mahkemesince sadece henüz alacaklıya ödenmemiş olan icra kasasındaki paranın iadesine karar verilebileceği-
Borçlunun, takibin diğer borçlusu olan dava dışı lehtar şirket hakkında açtığı menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesinin sözkonusu menfi tespit davasının tarafı olmayan alacaklı aleyhine hukuki sonuç doğurmayacağı-
Birlikte kefalette kefillerden her birinin borcun tamamında müteselsil borçlu olduğu, ancak kefillerden birinin asıl borçlu için alacaklıya yapmış olduğu ödemeden dolayı payı oranında diğer müteselsil kefile rücu hakkına sahip olduğu, diğer kefillerin paylarına düşen miktar bakımdan onlara rücu etme hakkı bulunmadığı-Menfi tespit istemine ilişkin davada, bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de bilirkişi raporunda ödeme indirimi yapılmış olduğu halde devamında işlemiş olan 2.420,09 TL işlemiş faiz daha önce kalan bakiye alacağa eklenip, yapılmış olan ödeme indirilmeden hesaplamaya devam edilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin rapora karşı itirazları da gözetilerek açıklamalar doğrultusunda ek rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu alacağın menfi tespit davasına ilişkin yargılama devam ederken temlik edildiği anlaşıldığından, mahkemece, HMK. mad. 125/f.1 doğrultusunda davacıya seçim hakkını hangi yönde kullanacağı sorularak yargılamaya devam edilmesi gerekeceği- HMK. m. 125/f.I, davacının, istersen devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam edebileceği, bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralanın yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olacağı; isterse davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebileceği-
Konut bedellerinin tespiti ile ilgili geçici konut maliyet hesap raporunun yok hükmünde olduğunun tespiti-
Davacı, borcun ödenen bu kısmı ile ilgili ödeme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat davası açabilecekken, açmadığından artık bu kısımla ilgili menfi tespit davası açmasının mümkün olmadığı, ancak, takip konusu alacağın ödenmeyen kısmı yönünden davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu, davalının icra takip talebinde alacağın sebebini taşınmaz devrinden kaynaklanan hak ve alacak olarak olarak gösterdiği, mahkemece alacağın sebebi olarak kabul edilen başlatılan icra takibine ilişkin icra müdürlüğünün dosyası Seka'ya gönderildiğinden dosyaya kazandırılamadığı, icra takibine konu alacağı davalı ispat etmekle yükümlü olup, dosyaya delil olarak sunduğu vergi dairesi makbuzu ve Tapu Sicil Müdürlüğü'nün haciz yazısı davalının davacıya ait taşınmaz hissesini satın aldığının delili olarak kabulünün mümkün olmadığı-
Borçlunun mal ve haklarından, alacaklının ana para, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına yetecek miktarı haczolunacağı- Borçlu vekili, her an paraya çevrilebilecek muteber ve kesin banka teminat mektubunu takip dosyasına ibraz ettiğine ve ayrıca haczedilen taşınmazın değerine göre teminatın kabul edilerek hacizlerin kaldırılması gerektiği-
Dava konusu senet dış görünüş itibariyle lehtardan hamile geçmiş olup kambiyo senetlerinde keşideci ciro imzasının sahte olduğuna dayanarak sorumluluktan kurtulamaz ise de lehtardan sonra başka bir ciro bulunmadığından ve lehtardan ciro yolu ile senedi temlik alan hamilin senedi kendisine devreden kişinin senedin lehtarı olup olmadığını araştırmakla yükümlü olduğu gözetilerek imza incelemesi yaptırılarak hamilin yetkili hamil olup olmadığının tespiti ve gerektiğinde ceza dosyasında verilen kararın kesinleşmesi beklenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
TMK'nın 51. maddesine göre hükmi şahsın ikametgahının, anasözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça muamelelerinin yürütüldüğü yer olduğu, İİK'nın 72/son madde hükmünde yazılı yetki kuralının, açıklanan kesin yetki kuralını bertaraf edecek bir düzenleme olmayıp, bu tür kesin yetki halinin bulunmadığı menfi tespit davaları için sevkedildiği-