Bonoda sıfatı olmayan bir kişinin menfi tespit davasındaki davalı şirketin ortağı olduğundan bahisle yorum yapılarak kambiyo senedinin hükümsüz kılınamayacağı-
Mahkemece, HUMK.nun 74. (HMK.nun 26.) madde hükmü de gözetilerek, taleple bağlılık kuralı çerçevesinde, dava tarihi itibari ile davacının borçlu olmadığı miktar saptanarak menfi tespite hükmedilmesi gerekirken, davanın niteliği gözardı edilerek borçlu olunan miktar üzerinden olumlu tespit hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Birleşen davalar bağımsızlıklarını koruyacaklarından, her dava için ayrı ayrı hüküm kurulması, harç, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin ayrı ayrı hüküm altına alınması gerekeceği-
Dava, kiracının kiralayan aleyhine açtığı menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece; konusunda uzman, teknik bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınarak, kiralanan cihaz ile teslim edilmek istenen cihazın aynı olup olmadığı, teslim edilmek istenen cihazın seri numarasının okunamamasının sebebinin araştırılması hususlarında rapor alınarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından davalıya gönderilen ve davalı defterlerine de kayıt edilen iki adet fatura içeriğine göre çeklerin karşılığını iade edilen ürünlerin oluşturduğu yazılmak suretiyle, menfi tespit davasına konu çeklerin iade edilen mallara yönelik verildiği anlaşılmış olmakla, mahkemece artık taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine girilerek davalının cari hesaptan kaynaklı alacağının varlığı konusunda inceleme yapılıp, çekin ödeme vasıtası olduğu belirtilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece davalının imzaladığı iddia edilen tahsilat makbuzundaki imzanın davalı eli ürünü olup olmadığı konusunda yeni bir bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla, önceki raporları da irdeleyen telafi edici imza incelemesi yapılması ve bu incelemenin sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, inceleme yapılmadan imzanın davalıya ait olmadığı gerekçesi ile hüküm tesisinin yerinde olmadığı-
Davacının keşideci olarak yer aldığı bononun düzenlendiği tarihte "akıl zayıflığı" bulunduğu ve bu kısıtlılık nedeniyle "bononun geçersiz olduğu" iddiasının saptanması halinde, İİK. mad. 72/7'de yer alan bir (1) yıllık hak düşürücü sürenin istirdat davasında uygulanmayacağı-
Son duruşma oturumunda mahkemece hazır bulunan taraf vekillerinden sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayinini isteyip istemediklerini sormadan ve aynı oturumda sözlü yargılama ve hüküm aşamasına geçilmesini istediklerine dair imzalı beyanları alınmadan tahkikat aşamasının bitmesi nedeniyle sözlü tahkikat aşamasına geçildiği belirtilerek aynı oturumda hüküm kurulup, tefhim edilmesinin, usule aykırı olduğu gibi HMK’nın 27. maddesinde düzenlenmiş olan hukuki dinlenilme hakkını da ihlal ettiği-
Antalya Tüketici Mahkemesi'nin kararıyla alacaklının da taraf olduğu menfi tespit davasında takibe dayanak senetlerin keşideci borçlu açısından bağlayıcı olmayıp geçersiz olduğuna ve senetlerin iptaline hükmedilmesi sebebiyle mahkemece borçlunun isteminin tümüyle kabulüne ve takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılacağı, bu yetki kuralın kesin yetki olmayıp münhasır yetki kuralı niteliğinde olduğundan, süresinde yetki itirazında bulunulmadıkça mahkemece re'sen gözetilemeyeceği-