Takip, unsurları tam olan senede dayalı olarak başlatılmış olup, davada alacaklı tarafın süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunduğu, TTK'nın 778/1-h maddesi yollaması ile 749/1 uyarınca dayanağı senet olan takiplerde zamanaşımının 3 yıllık süreye tabi olduğu-
Davacının, davalı tarafından dava dışı Şirkete karşı icra takibi yapıldığını, bu icra takibi kapsamında, kendisine takip borçlusunun alacağı bulunduğu gerekçesi ile 1. haciz ihbarnamesi, 2. haciz ihbarnamesi ve 3. haciz ihbarnamesi gönderildiğini, takip borçlusunun kendilerinde bir alacağı bulunmadığını belirterek, 3. haciz ihbarnamesine karşı takip boçlusuna borçları bulunmadığının tespitini talep ettiği- Mahkemece, Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/321 esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi veya kesinleşti ise sonucuna göre işlem yapılması gerektiği-
Davacının maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve bu yolla tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkin davada, davacının maaşının yalnız ¼'ü oranında kesinti yapılabileceği halde, davalının davacıya ait maaş hesabının tamamını bloke etmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davacının fazla tahsil edilen paranın iadesine ilişkin istemi kesinti miktarını düzenleyen mahkeme kararının ancak karar tarihinden sonra uygulanabileceği gerekçesiyle reddedilse de, davalının haksız biçimde tahsil ettiği parayı iade etmesi gerekeceği-
Bankanın kefilleri hile yaparak aldattığına ilişkin iddiayı kanıtlayan yeterli delil sunulamadığından kefillerin kredi sözleşmesinden dolayı sorumlu olmadığının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bononun ödeme nedeniyle bedelsiz olduğuna ilişkin şahsi defiyi davacı keşidecinin, senedi kötüniyetle devralan hamil davalıya karşı ileri sürerek, borçtan kurtulabileceği-
Karşı tarafı hataya düşürmeye yöneltilmiş davranış, hile kastı, sözleşmenin kurulması ve nedensellik bağı unsurlarının hepsinin mevcudiyeti halinde "hile"nin varlığının kabul edileceği- Hata, hile ve ikrah iddialarının senede bağlanmasının mümkün olmaması nedeniyle, senetle ispat edilmesinde maddi imkansızlık olduğu ve bu iddiaların tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Krediyi kullandıran davacı bankanın, üçüncü kişi tarafından hile ile kefillere sözleşmeyi imzalattığının, bilindiği veya bilinebilecek konumda olduğunun ispat edilemediğinden bahisle davalı- birleşen davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasının reddine, davacı bankanın asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının kabulüne karar verilmesinin gerektiği-
6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra dava açıldığından ve uyuşmazlık da kira ilişkisinden kaynaklandığından, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Kira sözleşmesi feshedilip kiralanan tahliye edilmediği sürece kiracının kira ödeme yükümlülüğü devam edeceğinden, ilk ve ikinci yıl kira bedellerinin ödenmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından, diğer yıllara ilişkin verilen senetlerde ise kira sözleşmesi halen ayakta olup feshedilmediğinden bonoların bedelsiz kaldığından da söz edilmesi mümkün olmadığından, mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Vekili olmadığı halde,davacı tarafa ücreti vekalet takdir edilmesinin isabetsiz olduğu- Kredi sözleşmesinde bulunan imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından, menfi tespit davasının kabulü gerekeceği, davacının "icra takibine itiraz edilmediği, mal beyanında bulunulduğu ve icra mahkemesinde açılan davanın reddedilmiş olduğu"na yönelik savunmasının kabul edilemeyeceği-