Davacı, ihtiyati haciz tutanağında dava konusu çeklerdeki imzaların kendisine ait olmadığını ve bu nedenle dava açma hakkını saklı tuttuğunu belirttiğinden, aynı tarihli bir protokol düzenlenmiş ise de bu protokolün ihtiyati haciz sırasında manevi cebir altında düzenlendiğinin ve davacıyı bağlamayacağının kabulü gerekeceği-Mahkemece, TBK.nun 74. madde hükmü uyarınca ceza mahkemesinin maddi vakıayı saptayan kararının hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
"Menfi tespit davasının kabulü"ne ilişkin kararın Yargıtayca bozulması halinde takibin durmaya devam edeceği- (yani bu durumda alacaklının, yerel mahkemece verilen "olumsuz tespit davasının kabulüne" ilişkin kararla durmuş olan icra takibine, bu karar Yargıtayca bozulsa dahi devam edemeyeceği)
Davacının kendi rızasıyla kredi kartı aslını ve ek kartı dava dışı kişiye teslim ettiği, ihtilafa konu harcamaların asıl kart ile yapıldığı, davacıya ait kredi kartı ile dava dışı bu kişinin yaptığı önceki harcamaların davacı tarafından itiraz edilmeden ödendiği ve bu kişinin ortadan kaybolması nedeniyle aralarındaki güven ilişkisinin bozulduğu, yapılan ihtilaflı harcamalardan dolayı kredi kartını 3. şahsa teslim eden ve böylece kendisi dışında kullanılmasına yol açan davacının tamamen kusurlu olduğu-
Mahkemece yapılan inceleme sonucunda düşük süt veriminden ötürü zararın, davacının bildirdiği miktardan daha fazla bir miktar olduğu kabul edilerek, davacının talebinin aşılması sonucunu doğuracak ve 6100 sayılı HMK 26/1'e aykırı şekilde, bu miktarın hüküm altına alınmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı taraf, mal rejiminin tasfiyesi ile birlikte dava dilekçesinde açıkca "davalı tarafça açılan icra takibine konu borca ilişkin olarak menfi tespit talebi" nde bulunduğundan, bu davanın, yasal dayanağı İİK 72. maddesi uyarınca genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği ve görevli mahkemenin de Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, aile mahkemesi olmadığı -
Menfi tespit ilamının kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı-
Davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu arasında, süresiz ve borçlu cari hesabı şeklinde işleyen bir kredi ilişkisi kurulmuş olup davacı bu ilişkinin kurulduğu sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla yer almakta olup, bankaca talep edilen alacağın hangi tarihte verildiği ve hangi sözleşmeye dayalı olduğunun belirlenip, davacının kefil olduğu sözleşme ile kullandırılan kredinin ödenmiş ve borç doğuran kredi yeni sözleşmeler kapsamında verilmiş ise davacının bu yeni borçtan sorumluluğunun bulunmadığının dikkate alınarak davalı banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiği-
Hakimin, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalarla bağlı olup, dava dilekçesinde bildirilmeyen vakıaları kendiliğinden gözetemeyeceği, davacının dava dilekçesinde aleyhinde icra takibi yapılamayacağını ileri sürdüğü, sonraki beyanlarında ise borçlu bulunmadığını bildirdiği, bu durumun iddianın genişletilmesi niteliğinde olmadığı, mahkemece iddianın ileri sürülüş biçimine göre davanın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi anlamında menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi ve bu yönde araştırma yapılması gerekeceği-
Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının şikayete konu icra dosyasına konu icra takibini de kapsadığı anlaşıldığından, eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilerek harcın tamamlanması da mümkün olup ticaret mahkemesince icra mahkemesine hitaben yazılan yazıda aksi yönde görüş belirtilmesinin sonuca etkisi bulunmadığından, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkin davada, olayda, bonoların düzenlendiği tarihler itibariyle yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 345.maddesi hükmü uyarınca, küçüğün babası ile birlikte imzaladığı senetten dolayı sorumlu tutulabilmesi için bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına gerek bulunduğunun açık olduğu- Davacı, senedin düzenlendiği tarihte velayet altında bulunduğuna göre, aynı Kanunun 342. maddesi gereğince temsilinin velisine ait olduğu, o halde, takip dayanağı kambiyo senetlerinin tanzim tarihlerinde mümeyyiz küçük durumunda bulunan davacı........'nin, birlikte imza edenlerle beraber iş bu kambiyo senetlerinin bedelinden hamillerine karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi için, Türk Medeni Kanunu'nun 345. maddesi gereğince bir kayyımın katılmasına ve hakimini onayı gerektiğine göre, bu hususun yerine getirilmediği gözetildiğinde, icra takiplerinin dayanağı bonolardan davacı .........'nin sorumlu tutulamayacağı, durumun kamu düzeniyle ilgisi olmasına göre, küçük ile birlikte imza koyanların sorumlu tutulmaları gerekeceği-