Mahkemece, dava değeri ile sınırlı olarak davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın erken açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, saklı tutulmayan haklarla ilgili ıslah yapılamayacağı da gözetilmeden, ıslah kısmen benimsenerek, davalı aleyhine hüküm kurulmuş ise de, bu hüküm anılan davalı şirketçe temyiz edilmemiş olup, kısmen kabul edilen miktarın kesinleştiği ve davacı yararına bu miktar kadar kazanılmış hakkın oluştuğu, esasen bu miktara dahi hak edilmemiş iken, davacılar vekilinin, kesinleşen bu miktarın üzerinde hak elde etmeyi hedefleyerek, işlemiş faiz, icra harç ve masrafları ile vekalet ücretinin de tahsiline yönelik temyiz itirazlarının bu nedenle reddinin gerekeceği-
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 346. maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu düzenlemesi mevcut olup yeni yasal düzenleme karşısında taraflar arasındaki sözleşmede mevcut olan muacceliyet şartının geçersiz hale geldiği, ancak davalı kiralayan tarafından icra takibi 03/05/2012 tarihinde başlatılmış olup takip tarihi itibarıyla davalı kiralayanın sözleşmedeki muacceliyet şartı nedeniyle sözleşme sonuna kadar olan kira paralarının tahsilini talep etmesinde bir usulsüzlüğün olmadığı- Davacı kiracı kira parasını süresinde ödemeyerek muacceliyet şartının gerçekleşmesine sebebiyet verdiğinden, davalı kiralayan aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
492 Sayılı Harçlar Yasası’nda kira tesbit davalarında harcın aylık kira parasına göre mi, yoksa yıllık kira parasına göre mi hesap edileceğine dair bir açıklık bulunmadığından, 07.07.1965 tarih ve 5/5 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, en kısa ve en az külfetli bir usul uygulanması, en az masraf yapılması ilkesinden hareket edilerek, aylık kira parası esas alınmak suretiyle görevli mahkemenin tayin edileceği kabul edildiğinden aylık kira parasının tesbitine ilişkin davalarda da aynı ilkelere dayanılarak aylık kira farkı üzerinden harç alınması gerekeceği-
Mahkemece, her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalının takip konusu bonolar nedeniyle Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/444 esas sayılı dosyasında zimmet suçundan yargılandığının anlaşıldığı, bu durumda, ceza yargılaması sonucunda varılacak hükmün eldeki davanın sonucuna etki etme ihtimalinin yüksek olduğu, hâl böyle olunca, Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/444 esas sayılı dosyasına konu yargılamanın sonucunun bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Dava konusu bonoların sözleşme uyarınca davalı avukatın alacaklı vekili olarak takip ettiği takip dosyalarındaki borca karşılık verildiği, bonoların davalılar tarafından kendi yararlarına asıl alacaklı sıfatıyla takibe konulmasının Avukatlık Kanunu’nun 47. maddesine aykırılık teşkil ettiği, davalıların vekil olarak hareket ettikleri iş nedeniyle verilen bonoları kendilerine mal ettikleri, bonoların davacılar ile davalılar arasında gerçek bir alacağı ifade etmediği gerekçeleriyle menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- 
Davalı kiraya veren tarafından İcra Müdürlüğünün dosyasında başlatılan icra takibi ile 2010 yılı Mayıs ayı ila 2012 yılı Eylül ayları arasındaki ... kira alacağının tahsili istendiğinden, davacı kiracı tarafından bu davanın açılmasından önce Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasında aynı davalılar aleyhine ve aynı icra takibine yönelik olarak dava açılmış ise de; Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasında açılan davanın konusu, davacı kiracının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup eldeki davada ise depozito olarak ödenen ... TL nin icra takibindeki dosya borcundan takas ve mahsup istemine ilişkin olduğundan, bu durumda menfi tespit davası ile takas mahsup istemine ilişkin bu davanın konusunun aynı olduğundan bahsedilemeyeceğinden, davalar arasında irtibat bulunması durumunda davaların birleştirilmesi veya bu mümkün olmadığı takdirde müstakil olarak karara bağlanması gerekeceğinden, mahkemece derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerektiği-
Bilirkişi raporunda kiralananda yapılan iyileştirmeler ve ek bina maliyeti tek tek ayrıntılı olarak tespit edilmeyip, yapılan masraflara ilişkin faturalar ibraz edilmediğinden, mahkemece yeniden konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişiler refakatinde yerinde keşif yapılarak talep edilen masrafların ayrıntılı şekilde, m2, büyüklük, model, marka vs. gibi özellikleri tespit edilerek kiralanana yapılıp yapılmadığı, talep edilen ...TL nin içinde daha önce kiradan mahsup edilen ve kiralanana yapılan ... TL değerindeki masrafların bulunup bulunmadığı, yapıldığı bildirilen iyileştirmelerin yapıldığı tarihteki değeri tespit edilip malzemelerin yıpranma payları düşülerek ayrıntılı bir şekilde, Yargıtay denetimine elverişli kalem kalem birim fiyatları belirlenip hasıl olacak sonuca göre kiralananda yapılan iyileştirme bedelinin tespiti gerekeceği, ayrıca, mahkemece durdurulan süreler de dikkate alınarak davacının tahliye tarihine kadar sorumlu olduğu kira bedelleri hesaplanarak davacının kira borcu bulunup bulunmadığı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili dava dilekçesinde, istirdat talebi ile birlikte kesin teminat tutarının davalı kiraya verenden tahsiline karar verilmesini talep ettiğinden, açılan bu davaya ilişkin olarak mahkemece her hangi bir değerlendirme yapılmayıp davacının kesin teminat bedeline yönelik istemi hakkında olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmadığından, HMK’nun 297.maddesi uyarınca hakim talep sonucunun her biri hakkında hüküm vermek zorunda olduğundan ve Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında; davacının alacağının ... TL olduğunun tespitine, ...TL alacağın tahsiline karar verildiği ancak hüküm kesinleşmediği anlaşıldığından, mahkemece, davacı tarafından açılan Asliye Hukuk Mahkemesinde ki dava dosyasının kesinleşmesinin beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
6552 sayılı Kanun ile taahhuk ettiği halde ödenmemiş Kurum alacaklarına yapılandırma imkanının tanındığı, davacının borçlu olmadığının tespiti ve Kurum işleminin iptali istemli davasında, bu yapılandırmadan yararlanıp yararlanmadığının davalı Kurumdan sorulması gerektiği-