Dava konusu bonoda düzenleme nedeni olarak “malen” kaydı bulunmakta olup davacı şirket, malen kaydı bulunan bono karşılığında mal almadığını, bononun bedelsiz olduğunu iddia edip davacı şirketin bu iddiasını kanıtlamak zorunda olduğu- Ancak davalı taraf bononun mal karşılığı verilmediğini, kira borcu için alındığını beyan ederek bononun veriliş nedenini talil ettiği-Bu durumda ispat yükümlülüğünün davalı tarafa geçtiği-
Senette borcun nedeni "mal" ya da "nakit" olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün bunun aksini ileri süren tarafa ait olması gerekeceği-
İcra takibine konu senedin imzalanmasında iradesinin sakatlandığı yönündeki iddiasını ispat külfeti üzerinde olan davacı tarafın dayandığı deliller arasında bulunan tanıklarının mahkemece dinlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınıp davacının davalıya borçlu olup olmadığının tespitine, yapılacak incelemede banka havalesi yolu ile yapılacak ödemelerin davalı kooperatif hesaplarına girip girmediğinin tespiti ve ayrıca davalının icra dosyasına ödeme hususunda yaptığı 19.03.2012 ve 28.02.2013 tarihli beyanlar üzerinde durulup tüm deliller birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesince bir karar verilmesinin gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra dava açıldığından ve uyuşmazlık da kira ilişkisinden kaynaklandığından, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Erken tahliye halinde kiracı kural olarak anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden anahtar teslim tarihinden sonrada TBK 325 maddesine göre kiralananın benzer koşullarda kiraya verilebileceği makul süre ile sorumlu olacağı, mahkemece, mahallinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak benzer koşullarda kiraya verilebileceği makul sürenin belirlenmesinin ve belirlenen süre kadar kiradan da sorumlu tutulması gerekeceği, öte yandan güvence parasının sözleşmede hangi hallerde iade edileceğinin hüküm altına alındığı-Kiraya veren tahliyeden sonra kiralananda tesbit yaptırdığı ve hor kullanmaya ilişkin bilirkişi raporu aldığına göre güvence parasının da kira bedelinden düşülmesi doğru olmadığı gibi yapılan takipte davalı kiraya veren kira alacağının tahsili için takip yaptığından ödendiği halde takip konusu edilen kısım dışındaki alacak yönünden kötü niyetli olarak kabul edilip davalı kiraya veren aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
Kira bedelinin, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile 14.03.2008 tarihinden başlamak üzere aylık ... TL olarak belirlendiği, bu tarihten itibaren sabit kiraya geçilerek ciro kira bedeli uygulamasının kaldırılmış olduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığından, bu durumda belirtilen tarihten itibaren aylık ... TL sabit kira bedelinin ödenmesi gerekeceği belirlendiğine göre, belirtilen tarihten sonra yapılan tahsilatlar yönünden sözleşmenin 8.1 maddesinin açık hükmü karşısında, ciro kirası talep edilemeyeceği gözardı edilerek yazılı şekilde davanın kısmen reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerektiği-
Davacı takibe konu senedin depozito için verildiğini iddia etmekte ise de bu iddiasını yazılı bir delil ile ispatlayamadığından, davalı, davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediğinden, bu durumda taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesi yazılı delil başlangıcı niteliğinde olmadığından, davacının tanıklarının dinlenmesinin doğru olmadığı, davacı yemin deliline de dayanmış olup, mahkemece, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı kiralayan sözleşmeyi imzalandıktan 15 gün sonra bir sebep göstermeden haksız bir şekilde kira sözleşmesini feshettiğinden, kira sözleşmesinin 7. maddesine göre belirlenen cezai şart bedeli, maden sahasına yapılan masraflara ilişkin olup maden sahasında ve haricinde yapılan masrafların tespit edilmesi ve ödenip ödenmediklerinin belirlenmesi gerekeceğinden, mahkemece, sözleşmenin 7. maddesi kapsamında maden sahasında yapılan işletme devir bedeli ve yatırım masraflarının tespiti amacı ile konusunda uzman bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, HMK'nun 209. maddesi genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi olmadığı, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki devrede icra mahkemesine başvurarak sahtelik nedeniyle takibin durdurulmasını talep ettiği, verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığı görüldüğünden, HMK 209. maddede yazılı nedenle yapılan takibin durdurulması istemine yönelik şikayetin reddi gerekeceği-