Mahkemece, 8.5.2012 tarihli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı faktoring şirketine 8.5.2012 tarihli fatura ve 15.6.2012 tarihli alacak bildirim formu ile alacağın temliki hükümlerine göre temlik işlemi yapıldıktan sonra davalı faktoring şirketinin alacağını hükümsüz kılmak için davacı ve davalı şirketin 22.6.2012 tarihli satım sözleşmesini düzenledikleri, davacının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle çek sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti davanın reddine ve tazminata karar verilmesinin isabetli olduğu-
Haciz tutanaklarının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, davalıların kardeş, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek bedeli arasında misli fark bulunduğu görüldüğünden, tasarrufun İİK. mad. 278/3,1-2, 280/1 gereğince, dava konusu taşınmazın halen borçlu ve kardeşi tarafından bedelsiz kullanılması nedeniyle diğer tasarrufun da İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi bulunduğu, menfi tespit davasının, daha önce açılmış olan tasarrufun iptali davasını etkilemeyeceği-
Mahkemece kooperatif anasözleşmesi getirtilmek suretiyle, amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek, kooperatif ihtiyacının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı üzerinde durulmasının gerekeceği, keza davacı vekili, davaya konu işlemlerin yapıldığı tarihte davalının yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle davalı ve diğer ilgililer hakkında Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/151 Esas sayılı dava dosyasında yargılamanın devam ettiğini bildirdiğinden bu dava dosyasının da celp edilerek, davanın niteliği itibariyle uyuşmazlık üzerinde etkisi olup olmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesinin gerekeceği-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, şikayetin reddine karar verileceği-
TBK 583(BK 484) maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde düzenlenmesi ve kefilin sorumlu olacağı miktarın açıkça gösterilmesi gerekeceği- Sözleşmede kefilin ödeyeceği muayyen bir miktarın gösterilmiş olup olmadığının ve sözleşme içeriğinden böyle muayyen bir miktarın anlaşılmasına olanak bulunup bulunmadığının hakim tarafından re’sen gözetilmesi gerektiği, sözleşme süresi bir yıl olarak belirtilmiş ise de sözleşmenin özel şartları 10 maddede kefilin 5 yıl süre ile tıpkı kiracı gibi sorumlu olduğunun belirtildiği ve taraflarca imza altına alındığı, bu durumda sözleşmede aylık kira ve kefilin sorumlu olduğu süre belirtilmiş olduğundan kefilin bu süre içerisinde ödenmeyen kira bedellerinden sorumlu olacağı-
Menfi tespit davasında hükmedilen kötüniyet tazminatından, aynı takip nedeniyle icra hukuk mahkemesince İİK’nun 170/son maddesi uyarınca hükmedilen % 20 oranındaki icra inkar tazminatının indirilemeyeceği-
Menfi tespit ilamının kesinleşmeden icra edilemeyeceğine dair şikayetin yedi günlük süreye tabi olduğu, şikayetin süreden reddine karar verileceği-
Mahkemece, kooperatif uygulamaları ve mali konularda uzman bir bilirkişi seçilerek, genel kurul ve yönetim kurulu kararları, tüm defter, kayıt ve belgeleri ile varsa banka hesapları ile MEDAŞ kayıtları getirtilmek suretiyle incelenerek, davacı ile kooperatif arasında borç alacak ilişkisi hususunda davacının iddia ve delilleri tartışılmak suretiyle açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyecek şekilde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 28. maddesinden bahisle davalı kooperatif ile dava dışı MEDAŞ arasındaki alacak borç ilişkisi gerekçe gösterilerek eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı vekilinin beyanları ve dosya arasında bulunan yoklama fişi birlikte değerlendirildiğinde kiralananın 2011 yılı Mayıs ayında yeniden kiraya verildiği anlaşıldığından, 2011 yılı Mayıs ayına kadar olan kira alacakları yönünden davanın reddine, 2011 yılı Mayıs ayından sonra icra takibine konu edilen kira alacakları yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin, senedi elinde bulundurup takibe girişen ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya düştüğü-