Menfi tespit davasında, davacı, davalı alacaklının iddia ettiği alacağını ödediğini ileri sürdüğünden bu iddiayı ispat yükü kendisine (davacıya) düştüğünden, bu durumun aksine ispat külfetinin davalıya yükletilip davalının savunmasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilemeyeceği-
Menfi tespit ilamlarının, İcra ve İflas Kanunu'nun 72/5. maddesi karşısında kesinleşmeden takibe konulamayacağı, ilam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentilerin de aynı kurala tabi olduğu, ilamda yer alan tüm alacak kalemlerinin, ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, kesinleşme tarihinde itibaren yasal faiz talep edilebileceği-
İhdas nedeni hanesinde “nakden”kaydı bulunan bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davacı senedin teminat amacıyla boş olarak düzenlendiğini savunmuş olup davalı ise senedin altın karşılığı olduğunu savunduğundan çift taraflı talil söz konusu olup ispat yükünün yer değiştirmeyip ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu-
Davacının, menfi tespit davasında, daha önce ileri sürmediği ahlaka ve adaba aykırılık ile ilgili yeni bir iddiada bulunmasının (iddiasını genişletmek suretiyle değiştirebilmesinin), karşı tarafın açık muvafakatine bağlı olduğu- Sahtelik iddiası ile ilgili ceza mahkemesince verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı, hukuk hakimini bağlayıcı değilse de, ceza yargılaması sırasında savcılıkça alınan ve ceza mahkemesinin kararına gerekçe oluşturan rapor ile mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunduğundan, raporlar arasındaki çelişkinin, Adli Tıp Kurumu raporunun kesin bir tespit içermemesi de gözetilerek konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden sahtelik iddiası ile ilgili  yeni bir rapor alınıp değerlendirilmesi gerektiği-
Bononun mal bedeli karşılığı alındığı savunulmuş olmakla, bononun teslim alınan mal karşılığında düzenlendiğinin bir karine olarak kabulü gerektiği, davacı-borçlunun bunun aksine olarak ileri sürdüğü malın teslim edilmediği, bononun teminat olduğu, bir başka deyişle bedelsiz olduğu iddiasını HMK. mad. 201 gereğince yazılı delille ispat etmesi gerektiği-
Davacının takip dosyasında icra müdürü huzurunda takip konusu borcu faiz ve masraflarıyla beraber kabul ederek iki defa ödeme taahhüdünde bulunduğu ve taahhüdünün davalı tarafça da kabul edildiği, davacının sonradan menfi tespit davası açarak borcunun bulunmadığını, takip dayanağı bononun anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğunu iddia etmesinin çelişkili davranışta bulunma yasağına aykırılık teşkil ettiği ve dinlenemeyeceği menfi tespit davasının reddi gerekeceği-
Menfi tespit davası açılmasının, İİK. mad. 257/1 uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesine engel olmadığı; İİK. mad. 257/2'de yer alan koşulların muaccel değil, müeccel (doğacak) alacaklar için aranması gerektiği- Borçluların talep dışı şahsın alacaklı Bankadan çekmiş olduğu kredinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili oldukları gözönünde bulundurularak, talep hakkında TBK. mad. 586 koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekirken mahkemece "ihtiyati haciz talebinin reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK'nın 89/3. maddesinde aynı yasanın 72/son maddesinden farklı olarak yetki düzenlemesi yapıldığı ve bu tür davaların icra takibinin yapıldığı yer veya davayı açan üçüncü kişinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği-
Menfi tespit ilamları, İİK. mad. 72/5 karşısında kesinleşmeden takibe konulamayacağından, ilamda yer alan eklentilerin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği, ilam kesinleşmeden eklentilerin de ayrıca takibe konu edilmelerinin söz konusu olamayacağı- 
Takip alacaklısı davalı vekilinin, müvekkilinin ölümünden sonra haciz ihbarnameleri gönderdiği anlaşıldığından, davacı tarafından, davalının ölmüş olduğunun bilinmemesi mazur görülebilir bir maddi hata olup, HMK. mad. 124/3-4 uyarınca davacıya, davalının mirasçılarını davaya dahil etmesi için süre verilerek davaya bakılması gerektiği-