Dava konusu senedin hem rakamla hem de yazıyla olan kısımlarında miktarının ''yirmi milyon'' olduğu, senedin tanzim tarihinde ''TL'' para birimi geçerli olduğundan, senedin ''TL'' üzerinden düzenlenmiş olduğu, 01.01.2005 tarihinde ''YTL'' para birimi uygulamasına geçilmiş ve para biriminden altı sıfır atıldığından dolayı takip tarihi itibarıyla senetteki miktardan altı sıfır atılması gerektiği için senedin takip tarihi itibarıyla miktarının 'YTL'' ye eşdeğer ''20'' TL olarak kabulü gerektiği ve bu durumda mahkemece dava konusu senedin belirtilen bu miktara (20 TL) vade tarihinden itibaren hesaplanacak faizi de gözetilerek belirlenecek miktar üzerinden davanın reddine, bakiye kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
506 s. K. mad. 80/12 uyarınca, sigorta primlerini haklı bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ödemeyen özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzey yönetici ve yetkililerin Kurum'a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları- 6183 s. K. mad. 58/1 uyarınca, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabileceği- 6183 s. Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacağı- Mahkemece, işverenin sigorta primlerini borcun ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödeyebileceği belirtildiğinden, zamanaşımına ilişkin kanun ve kanunun uygulanması gereken dönem gözönünde bulundurularak, davacıların sorumluluk dönemleri belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi ve davalı Kurum lehine 1136 s. Av. K. mad. 168 gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Menfi tespit davasının kabulü halinde eski hale iade kurumunu düzenleyen İİK'nun 72/5. maddesi özel hüküm niteliğinde olup, 'borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiğinin hesap neticesinde anlaşılması halinde verilen paranın ayrıca hükme hacet kalmaksızın geri alınacağını' düzenleyen ve genel hüküm niteliğinde bulunan İİK'nun 361. maddesi hükmünün somut olayda uygulama yeri olmadığı, o halde mahkemece; borçlunun şikayetinin kabulü gerekeceği-
Borcu kabul eden davacının daha sonra kabul ettiği borçla ilgili bonolardaki imzaları inkar ederek menfi tespit davası açması, çelişkili davranışta bulunma yasağına aykırı olduğundan dinlenemeyeceği-
İstihkak davasının kabulüne ilişkin kararların, tesbit ilâmı niteliğinde olduğundan 12.11.1979 tarih ve 1-3 sayılı İBK. uyarınca kesinleşmeden infazının mümkün olmadığı- Somut olayda, istihkaka ilişkin mahkeme kararına dayanılarak menkullerle ilgili haczin kaldırılması ve menkullerin iadesi talep edildiğinden, buna ilişkin istihkak davasının kabulüne dair karar kesinleşmeden işlem yapılamayacağı-
Temlik alacaklısı, menfi tespit davasına dahil edilmeden alacağın temliki yokmuş gibi davanın görülerek sonuçlandırıldığı anlaşıldığından, buna ilişkin hükmün temlik alacaklısının icra takibini durdurucu bir etkisinin bulunmadığı ve temlik alacaklısının haciz talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü işlemi hukuka aykırı olduğu-
Bankalar birer güven ve itimat kurumları olduklarından kural olarak hafif kusurlardan bile sorumlu oldukları, bu itibarla, davacının kişisel bilgilerini koruyamadığı, bu konudaki özen yükümlülüğünü ihmal ettiği sabit olmadığı sürece davacı müşterinin, internet bankacılığı yoluyla 3.kişiler tarafından sahte şifre oluşturulmak suretiyle yapılan harcamalardan dolayı sorumlu tutulamayacağı-
Menfi tespit davalarının adli yargının görev alanına girdiği, yasanın açıkça adli yargıyı görevli kıldığı hallerin idari yargının görev alanı dışında kaldığı- Davacının (birleşen dosyanın davalısı) görevlendirme ile asli görevine ek olarak alacakların takip ve tahsili için döner sermaye işletme müdürlüğünde görevlendirildiği, davacının kendisine DSKP ödenmesi için rektörlüğe başvurduğu, başvurusuna cevap verilmemesi üzerine İdare Mahkemesi'nde dava açarak; kendisine DSKP ödenmesine ilişkin talebinin zımnen reddinin iptalini talep ettiği, idare mahkemesinin istemi reddettiği anlaşılmakla, huzurdaki davaya konu alacak 2002-2009 tarihleri arasındaki DSKP ödemelerine ilişkin olup, İdare Mahkemesinin kararı 30.06.1999 ile 15.11.2001 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olduğundan; idare mahkemesince verilen karara dayalı olarak, yetersiz incelemeyle davanın reddinin hatalı olduğu- Bilirkişi raporuna itibar etmemiş, itibar etmeme gerekçesini de gerekçeli kararda açıklamamış olan mahkemece; döner sermeye işletmeleri konusunda uzman üçlü bilirkişi heyetinden; uygulamayı ve somut olayı tam olarak yansıtan, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması, davacının davalı Üniversiteden DSKP talep etmekte haklı olup olmadığının duraksamasız belirlenmesi, ardından tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir hüküm verilmesi gerektiği- İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunlu olup, likit olmayan alacak miktarının tespitinin yargılamayı gerektirdiği-
Kendi taşınmazından su çıkararak (kuyu, artezyen vs.) ihtiyacı için kullanan kişi ve kurumdan bu su için su bedeli alınamayacağı, ancak taşınmazdan çıkarılan su kullanılarak atık su (kirli su) üretilip bu kirli suda, Belediyenin bakım ve gözetiminde olan kanalizasyon tesisi ile uzaklaştırılıyorsa bu durumda Belediyece atık su bedeli tahakkuk ettirilebileceği- Mahkemece "davacının kullanımı ile ortaya çıkan atık suyun nasıl ve nereye tahliye edildiği"nin mahallinde keşif yapılarak belirlenmesinden sonra karar verilmesi gerektiği-
Hukuki yarar dava şartı olduğundan, itirazın iptali davası devam ederken takip borçlusunun karşı dava açarak menfi tespit talebinde bulunmasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekeceği-