İcra kefilinin yaptığı ödemenin asıl borçludan rücuen tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin davada, davanın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek, istirdat davasında hak düşürücü sürenin geçirilmiş olduğu gerekçesi ile sonuca gidilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalıların savcılıkta vermiş oldukları ikrar mahiyetindeki ifadeler ile dava konusu bononun borç için davacı tarafından davalıya verildiği ve bu davalının kötüniyetli olarak bonoyu daha yüksek bir bedel üzerinden diğer davalıya ciro ettiği hususlarının sabit olduğu- İcra takibi tarihi itibariyle kötüniyet tazminatının %40'tan aşağı olmamak üzere hükmedilmesi gerektiği- 
Davacı hakkında başlatılan ilamsız icra takibinin dayanağı olan kesin rehin açığı belgesi, davacı-ipotek veren 3. şahıs hakkında yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonunda icra müdürülüğünde düzenlenmiş olduğundan, davalı bankanın bu belgeye dayanarak davacı hakkında ilamsız icra takibi başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğunun söylenemeyeceği-
Davacı kiracıların iadesini talep ettikleri alacak Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2011/6511 Esas sayılı dosyasına 05.09.2011 tarihinde ödenmiş olup, ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 27.02.2014 tarihinde açılan itirazın iptali davasının süresinde olmadığı-
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı delil olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler kanunda belirtilen miktardan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı- HUMK'un 293. maddesinde de öngörülen şahit dinlenebilecek hallerin senet verilen olaylarda uygulanamayacağı- Açığa senet düzenlenmesi mümkün olup bu şekilde düzenlenen senetlerin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasında bulunan tarafın bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği, kaldı ki, yapılan ödemelerin de senetlerin tanzim tarihinden önceki tarihli olduğunun dosya içeriği ile sabit olduğu, kabul biçimi itibariyle de, davacı tarafından harcı tamamlanan toplam dava değeri dikkate alınmadan karar ve ilam harcına hükmedilmesinin de doğru olmadığı-
Davacının takip konusu tarımsal kredi ikraz sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek, borçlu bulunmadığının tespitini talep ve davasında, mahkemece, davacının kefil olduğunun tespiti halinde, dava konusu sözleşmenin tanzim tarihinden önceki dönemlere ait resmi kurumlar önünde atılmış imza örnekleri getirtilerek yapılacak imza incelemesine göre uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Adı geçen belediyennin davacı yanında müdahil olarak davaya katılmak istediğine dair dilekçesindeki talebi 6100 sayılı HMK'nın 66. maddesinde düzenlenen fer'i müdahale niteliğinde olup, mahkemece bu talebin asli müdahale olarak nitelendirilmesi doğru olmadığı gibi aynı Kanunun 69/1 maddesine göre müdahilin de yer aldığı asıl davada hükmün taraflar hakkında verileceği kuralı gözetilmeksizin davanın tarafı olmayan fer'i müdahil sıfatını haiz olan adı geçen belediye hakkında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kaçak bedelinin, kaçak elektrik kullanmayan abonelerden tahsili sonucunu doğuracak şekilde tahakkuk yapılmasının; hak,nesafet ve genel hukuk ilkeleri ile bağdaşmayacağı-
Çekte şirketin kaşesi üzerinde şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayana ait imzanın şirketi bağlamayacağı-
Borçlu olmadığının tespiti ve tazminat istemi-