Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, menfi tespit davasında, davacı-borçlunun takibe konulan bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-  Takibe konu yapılan bononun metninden bu anlaşılamadığı gibi, davacılar bu iddiasını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delil de dosyaya sunmamış olup, davacılar bononun keşidecisi ve kefili, davalı da lehtarı bulunduğuna, senedin tarafı olan davacı üçüncü kişi olmadığına göre, bedelsizlik iddiasının tanıkla değil, yazılı delille ispatlaması gerektiği- Yazılı sözleşme ile ya da duruşma tutanağında usulüne uygun olarak belgelendirilmiş ikrar ile anlaşılan açık bir muvafakat bulunduğu takdirde sadece belli tanıkların dinlenebileceğine ilişkin 18.03.1959 T. 18/21 s. içtihadı birleştirme kararının davaya konu uyuşmazlıkta uygulanamayacağı- Bonoda “malen” ibaresi bulunması karşısında, malın teslim alındığının, borçlu tarafından ikrar edilmiş olduğu ve alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü altında olmadığı- Yazılı ikrarın aksini, yani, malın teslim edilmediğini borçlunun kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayıp, konusunda uzman bilirkişiye davalının ticari kayıtları ve dayanak fatura ve belgeleri ayrıntılı olarak incelettirilip, sonucuna göre hüküm kurulacağı-
Davacının PTT aracılığıyla ödediği bedel ile davalının talep ettiği bedelin birbirine yakın olduğu, tanık olarak dinlenen diğer mirasçıların da davacıdan başka alacakları olmadığını beyan etmiş olmaları dikkate alındığında borç miktarının ödendiği anlaşıldığından, mahkemece borcunun bulunmadığının menfi tespit yolu ile tespitine ilişkin davanın kabul edilmesi gerektiği-
“İbraname” başlıklı protokol ile borcun yenilendiği ve yenileme gereği takip konusu faturalarla ilgili borcun sona erdiği gözönüne alınarak takibin iptali yönündeki istemin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit hakkındaki hüküm kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümünün ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği-
Davacının ihalenin kesinleştiği tarihte borcunu ödediğinden, bu ödeme için hak düşürücü sürenin geçtiğinin kabulü gerektiği-
Senet üzerinde düzenleme sebebinin malen yazılı olması ve davalı alacaklının senedin teminat senedi olarak düzenlendiğini ileri sürerek senedin düzenleme sebebini talil edip ispat yükünü üzerine almış olmasın karşın, usulüne uygun delillerle iddiasını kanıtlayamadığı görüldüğünden menfi tespit davasının kabulü gerektiği-
Emekli maaşından yapılan kesintilerin iadesine yönelik istemin genel hukuk mahkemelerde istirdat talebine konu olabileceği, icra mahkemesince sadece henüz alacaklıya ödenmemiş olan icra kasasındaki paranın iadesine karar verilebileceği-
Borçlunun, takibin diğer borçlusu olan dava dışı lehtar şirket hakkında açtığı menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesinin sözkonusu menfi tespit davasının tarafı olmayan alacaklı aleyhine hukuki sonuç doğurmayacağı-
Birlikte kefalette kefillerden her birinin borcun tamamında müteselsil borçlu olduğu, ancak kefillerden birinin asıl borçlu için alacaklıya yapmış olduğu ödemeden dolayı payı oranında diğer müteselsil kefile rücu hakkına sahip olduğu, diğer kefillerin paylarına düşen miktar bakımdan onlara rücu etme hakkı bulunmadığı-Menfi tespit istemine ilişkin davada, bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de bilirkişi raporunda ödeme indirimi yapılmış olduğu halde devamında işlemiş olan 2.420,09 TL işlemiş faiz daha önce kalan bakiye alacağa eklenip, yapılmış olan ödeme indirilmeden hesaplamaya devam edilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin rapora karşı itirazları da gözetilerek açıklamalar doğrultusunda ek rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-