Davacı taraf, mal rejiminin tasfiyesi ile birlikte dava dilekçesinde açıkca "davalı tarafça açılan icra takibine konu borca ilişkin olarak menfi tespit talebi" nde bulunduğundan, bu davanın, yasal dayanağı İİK 72. maddesi uyarınca genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği ve görevli mahkemenin de Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, aile mahkemesi olmadığı -
Menfi tespit ilamının kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı-
Davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu arasında, süresiz ve borçlu cari hesabı şeklinde işleyen bir kredi ilişkisi kurulmuş olup davacı bu ilişkinin kurulduğu sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla yer almakta olup, bankaca talep edilen alacağın hangi tarihte verildiği ve hangi sözleşmeye dayalı olduğunun belirlenip, davacının kefil olduğu sözleşme ile kullandırılan kredinin ödenmiş ve borç doğuran kredi yeni sözleşmeler kapsamında verilmiş ise davacının bu yeni borçtan sorumluluğunun bulunmadığının dikkate alınarak davalı banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiği-
Hakimin, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalarla bağlı olup, dava dilekçesinde bildirilmeyen vakıaları kendiliğinden gözetemeyeceği, davacının dava dilekçesinde aleyhinde icra takibi yapılamayacağını ileri sürdüğü, sonraki beyanlarında ise borçlu bulunmadığını bildirdiği, bu durumun iddianın genişletilmesi niteliğinde olmadığı, mahkemece iddianın ileri sürülüş biçimine göre davanın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi anlamında menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi ve bu yönde araştırma yapılması gerekeceği-
Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının şikayete konu icra dosyasına konu icra takibini de kapsadığı anlaşıldığından, eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilerek harcın tamamlanması da mümkün olup ticaret mahkemesince icra mahkemesine hitaben yazılan yazıda aksi yönde görüş belirtilmesinin sonuca etkisi bulunmadığından, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkin davada, olayda, bonoların düzenlendiği tarihler itibariyle yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 345.maddesi hükmü uyarınca, küçüğün babası ile birlikte imzaladığı senetten dolayı sorumlu tutulabilmesi için bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına gerek bulunduğunun açık olduğu- Davacı, senedin düzenlendiği tarihte velayet altında bulunduğuna göre, aynı Kanunun 342. maddesi gereğince temsilinin velisine ait olduğu, o halde, takip dayanağı kambiyo senetlerinin tanzim tarihlerinde mümeyyiz küçük durumunda bulunan davacı........'nin, birlikte imza edenlerle beraber iş bu kambiyo senetlerinin bedelinden hamillerine karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi için, Türk Medeni Kanunu'nun 345. maddesi gereğince bir kayyımın katılmasına ve hakimini onayı gerektiğine göre, bu hususun yerine getirilmediği gözetildiğinde, icra takiplerinin dayanağı bonolardan davacı .........'nin sorumlu tutulamayacağı, durumun kamu düzeniyle ilgisi olmasına göre, küçük ile birlikte imza koyanların sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Davalı ...' in hazırlık soruşturması aşamasındaki ifadesi ve mahkemenin de kabulüne göre, dayısı olan diğer davalı ...' ın senedi ...' e verdiği, senet karşılığında bir alacağı olmadığı halde bu senedi takibe koyduğu anlaşıldığından davalının icra takibini başlatmakta kötüniyetli olduğu kabul edilerek, bu davalı aleyhine, davacı yararına İİK 72. madde uyarınca kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerektiği-
Mükerrer icra takibi başlatılması nedeniyle menfi tespit davasının kabulünün isabetli olduğu, ancak icra takibi, İİK. mad. 72/5'de düzenlenen tazminat miktarını %40'dan %20'ye indiren kanun değişikliğinden (05.07.2012'den) önce açıldığından, %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
İ. sözleşmesine dayalı davada, davacı iddiasını yazılı delil ya da delil başlangıcı veya ikrar gibi kesin bir delil ile ispatlayamamış ise de açıkça yemin deliline dayandığını bildirdiğinden, mahkemece davacıya yemin delilini kullanıp kullanmayacağı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Davacı davada davalı tarafından düzenlenen yazılı belgeye dayanmış olup, bu belge 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda açıklanan biçimde yazılı bir delil niteliğini taşıdığından; murisin vefat ettiği tarihten belgenin düzenlendiği tarihe kadar davalının bu şekilde muristen devralınan ticari işletmenin faaliyetlerinden elde edilen gelirle edindiği taşınır ve taşınmazlar saptanarak miras payı oranında davacı adına tescili ve taşınırların da teslim edilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki gayrimenkul alım satım sözleşmesinin düzenlenmesi sırasında taşınmazda davalının kiracılarının oturduğu, davalının bunu öngörerek davacıya taşınmazı boş olarak teslim etmeyi kabul ettiği ancak davalının edimini ifa etmediği, söz konusu edimin ifasının imkansız olduğunun kabul edilemeyeceği gerekçeleri ile davanın kabulüne, alacaklısı davalı ..., borçlusu davacı ... olan 08.11.2012 düzenleme, 15.08.2013 vade tarihli, 32.000,00 TL bedelli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-