Davacı tarafından davalıya gönderilen ve davalı defterlerine de kayıt edilen iki adet fatura içeriğine göre çeklerin karşılığını iade edilen ürünlerin oluşturduğu yazılmak suretiyle, menfi tespit davasına konu çeklerin iade edilen mallara yönelik verildiği anlaşılmış olmakla, mahkemece artık taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine girilerek davalının cari hesaptan kaynaklı alacağının varlığı konusunda inceleme yapılıp, çekin ödeme vasıtası olduğu belirtilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece davalının imzaladığı iddia edilen tahsilat makbuzundaki imzanın davalı eli ürünü olup olmadığı konusunda yeni bir bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla, önceki raporları da irdeleyen telafi edici imza incelemesi yapılması ve bu incelemenin sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, inceleme yapılmadan imzanın davalıya ait olmadığı gerekçesi ile hüküm tesisinin yerinde olmadığı-
Davacının keşideci olarak yer aldığı bononun düzenlendiği tarihte "akıl zayıflığı" bulunduğu ve bu kısıtlılık nedeniyle "bononun geçersiz olduğu" iddiasının saptanması halinde, İİK. mad. 72/7'de yer alan bir (1) yıllık hak düşürücü sürenin istirdat davasında uygulanmayacağı-
Son duruşma oturumunda mahkemece hazır bulunan taraf vekillerinden sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayinini isteyip istemediklerini sormadan ve aynı oturumda sözlü yargılama ve hüküm aşamasına geçilmesini istediklerine dair imzalı beyanları alınmadan tahkikat aşamasının bitmesi nedeniyle sözlü tahkikat aşamasına geçildiği belirtilerek aynı oturumda hüküm kurulup, tefhim edilmesinin, usule aykırı olduğu gibi HMK’nın 27. maddesinde düzenlenmiş olan hukuki dinlenilme hakkını da ihlal ettiği-
Antalya Tüketici Mahkemesi'nin kararıyla alacaklının da taraf olduğu menfi tespit davasında takibe dayanak senetlerin keşideci borçlu açısından bağlayıcı olmayıp geçersiz olduğuna ve senetlerin iptaline hükmedilmesi sebebiyle mahkemece borçlunun isteminin tümüyle kabulüne ve takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılacağı, bu yetki kuralın kesin yetki olmayıp münhasır yetki kuralı niteliğinde olduğundan, süresinde yetki itirazında bulunulmadıkça mahkemece re'sen gözetilemeyeceği-
Menfi tespit istemiyle açılan davada, davalıların ilama dayalı alacaklarını birinci takiple tahsil etmelerine rağmen ikinci icra takibine konu etmeleri karşısında birinci takipten haberlerinin olmadığını iddia etmelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu- Tahsil edilen alacağın ikinci kez takibe koyup davacı borçlunun hesabına bloke koyarak mağdur etmeleri karşısında iyi niyetlerinden de bahsetmek mümkün olmadığından, davalılar dava açmaya sebebiyet verdiklerinden yargılama masrafı,vekalet ücreti ve %20 icra inkar tazminatı ile davalıların sorumlu tutulması gerektiği- 
Bononun iptali istenilen davada, mahkemece öncelikle 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32.maddesi uyarınca bono bedeli üzerinden eksik peşin harcın tamamlatılması gerekirken, eksik harç tamamlanmadıkça yargılamaya devam edilemeyeceği- Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olunca, devralmış olan kişinin görülmekte olan davada davacı yerine geçeceği ve davanın kaldığı yerden itibaren devam edeceği-
Ceza davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmiş olup, bu nitelikteki kararın TBK 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar olmadığı, ceza mahkemesince aldırılan bilirkişi raporlarında ise kesin bir kanaat bildirilmeyip ihtimallere dayanılarak görüş belirtilmiş olması karşısında mahkemece sahtecilik iddiası yönünden konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetine yeniden inceleme yaptırılarak, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor aldırılıp tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Faturada KDV'nin davalı tarafından ödenmiş olduğu görüldüğünden ve ikinci kez KDV ödemesi talebinin yasal dayanağının kalmadığı-