Bedelsiz senedi kullanmanın haksız fiil oluşturduğu gerekçesiyle görevli mahkemenin asliye hukuk olduğundan bahsedilemeyeceği, araç kirası için verilen senetten dolayı açılan menfi tespit davasının sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
İcra mahkemesince alınan bilirkişi raporuna karşı itiraz edilmiş olduğu da gözetildiğinde, icra mahkemesince verilen şikayetin kabulü ile takibin durdurulması yönündeki kararın menfi tespit davası yönünden kesin hüküm niteliğinde olmadığı ve hüküm kurmaya elverişli delil olarak da kabul edilemeyeceği- Bonodaki keşideci hanesinde atılı bulunan imzanın davacıya aidiyeti yönünden imza örnekleri getirtilerek usulüne uygun denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak mahkemece imzanın aidiyeti yönünden belirleme yapılması gerekeceği-
Davalı tarafça tek taraflı belirlenen aidat nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile mecura girişin engellenmesi, elektrik ve su verilmemesi şeklindeki muarazanın giderilmesi istemlerine ilişkin davada; davalının tek taraflı olarak aidat belirleyerek tahsili yoluna gittiği dosya kapsamından anlaşıldığı; diğer yandan davacının mecura girişine engel olunduğu, elektrik ve suyun kesildiği belirtilerek muarazanın önlenmesi de talep edildiğine göre davacının davayı açmakta hukuki yararı olduğu; mahkemece işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı, haciz tutanağında, borcu kabul ederek, ödeme taahhüdünde bulunmuş ise de bu taahhüdün haciz baskısı altında yapıldığı açık olduğundan ve noterde düzenlenmeyen emlak alım-satım sözleşmesinin ve tabii olarak fer'ilerinin geçersiz oluşu, takip dosyasında davacının yaptığı tahsilatın ilgili emlak alım-satım sözleşmesi ile bağının kurulamaması nedeniyle, davacının icra takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine ilişkin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafça takibe konu senet nedeniyle davalı taraf hakkında sahte imza kullanarak evrakta sahtecilik suçlamasıyla yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturma neticesinde, söz konusu senedin davacının eli ürünü olduğunun tespit edilemediği, senedin borçlunun eli ürünü olduğunun ispat yükünün "davalıda" bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen hükmün onanması gerektiği-
Davacının davalının eşinin bankadan alacağı kredi için teminat olarak, hatır senedi şeklinde 400.000-TL bedelli boş bonoyu verdiğini ileri sürerek açtığı menfi tespit davasında, icra takibine konu senedin teminat olarak verildiğini ispatlaması gerektiği, davacı tarafın senedin hem teminat olarak verildiğini, hem de bankadan kredi alınabilmesi için iradenin hile yolu ile fesada uğratıldığını iddia ettiği, ancak hilenin sözkonusu olmadığı, inançlı bir işlem olduğu, hile ile iradenin fesada uğratılmasının sözkonusu olmadığı, davacının gelişen sürecin tamamından haberi bulunduğu, ayrıca dosya kapsamında senedin teminat olarak verildiğine dair yazılı bir belge de bulunmadığı, HMK 203. maddede senet ile ispat zorunluluğunun istisnalarının sayıldığı, davacı taraf tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de senede karşı olan iddialarının HMK 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, davacıya yemin delili hatırlatılmış ise de, verilen kesin süre içerisinde davacının yemin deliline dayanmadığı, davalı taraf davacının kardeşinin eşi ise de, yakın hısımlar arasında senet ilişkisi kurulduğu anlaşıldığından davacının tanık dinletme talebinin reddi ile davanın reddine karar verileceği-
Menfi tespit davasında, duruşmada, davacı vekiline, davacı dışındaki diğer mirasçıların davaya katılmaları ya da açılan davaya muvafakat etmeleri konusunda 1 aylık süre kesin süre verilmiş, ara karardan sonra davacı vekilinin talebi üzerine davacı dışındaki diğer mirasçılara meşruhatlı davetiye gönderilmiş, mirasçılardan ikisi duruşmaya gelerek açılan davaya muvafakat etmişler, diğer mirasçılar ise duruşmaya katılmamış ve yazılı beyanda bulunmamış olduğundan, mahkemece terekeye temsilci tayin ettirilip temsilci vasıtasıyla yargılama yapılması hususunda davacıya süre verilmesi gerektiği-