"Travertenlerin menşeine dair air taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı", "montajın davacı tarafından başka bir firmaya yaptırıldığı", "davalı tarafından davacıya 5 adet fatura düzenlendiği, buna karşılık davacıdan 5 adet çek alındığı", "davalı defterlerinde davacıdan alacak göründüğü, "iddianın davacı tarafından ispatlanamadığı" gerekçeleriyle menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacının, kendisine hile ile boş senet imzalatıldığını, senedin davalı tarafından doldurularak, aleyhine takip başlatıldığını ileri sürerek, borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline karar verilmesini talep edebilmesi için TBK. mad. 39 gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içinde talep etmesi gerekeceği, davacının dava konusu senetle ilgili olarak hile ile kandırıldığı iddiasının Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 18/12/2009 tarihli şikayet dilekçesi ile ileri sürüldüğü, davacı için hilenin öğrenildiği tarihin 18/12/2009 tarihi olduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 13.04.2011 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ticari nitelikteki Genel Kredi Sözleşmesine dayalı davada, davalı taraf süresi içinde dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'na göre iş bölümü itirazında bulunduğundan, davanın Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiği-
Davalı şirket ile akdi ilişkinin adi ortaklık arasında olduğu ve alıcının da adi ortaklık olduğu anlaşıldığından, satıcı davalının icra takibini adi ortaklığa karşı yapması gerekirken davacının şahsi sorumluluğuna müracaat ile icra takibi başlatması usulsüz olup, davacının bu takip ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
Karşı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilmeden davalının savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle görev yönünden karar verilmesinin hatalı olduğu-
İbranamedeki imzanın davalının eli ürünü olmadığı, sözleşmedeki imzanın davacının eli ürünü olduğundan, menfi tespit davasının reddine, davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacı iddiasını ispatlayamadığından menfi tespit davasının reddi gerektiği-
Alacak davasından önce, davalıya verilen çek nedeniyle menfi tespit davası açılmış olduğundan, bu davanın daha önce açılan dava ile birleştirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
"Davacının kart şifrelerini ve kimlik bilgilerini korumada yeterli özeni göstermemiş olması nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğu, davalı bankanın da bilgilerin korunması, kimliklerin tespiti konusunda özenli ve basiretli bir tacir gibi davranmaması nedeniyle %75 kusurlu olduğu, dava dışı üçüncü kişi tarafından yapılan harcamalardan kusur oranı dikkate alınarak her iki tarafın da sorumlu olduğu" gerekçesiyle menfi tespit davasının kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının hükmün bozulması gerektireceği-