Takibe konu senette keşide yerinin bulunmadığı ve keşideci adresi olarak belirtilen yerin ise idari birim olmadığı, dolayısıyla zorunlu unsurlarından keşide yerini ihtiva etmeyen söz konusu belgenin kambiyo vasfında olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, belgenin kambiyo vasfında olmadığı dikkate alınarak "bedelsiz kaldığı" ileri sürülen takibe konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin esasına girilip bir karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davası bozma kararına uyularak bilirkişi raporuna göre bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de açıkça yemin deliline dayandığını bildirmiş olan davacıya yemin hakkı deliline dayanıp dayanmadığı kendisine hatırlatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Çekin davalıya teminat amacıyla verildiği iddiası yazılı delille ispatlanamamışsa da, davalı-alacaklının yargılama sırasında dava konusu çekten dolayı daha düşük bir meblağda alacaklı olduğunu ikrar etmiş olması halinde, mahkemece davacının, kalan meblağ yönünden borçlu bulunmadığına karar verilmesi gerektiği-
Davalıı-alacaklının, davacıya 32.500.00 TL dışında 7.500.00 TL daha verdiğini yazılı belge ile ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibine konu edilen 132.500,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının 100.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin 32.500,00 TL üzerinden devamına, davalı icra takibinin 100.000,00 TL'lik kısmından kötüniyetli olduğu için % 20 oranındaki 20.000,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinin isabetli olduğu-
“Dava konusu çekteki imzanın davacıya ait olduğu”nun bilirkişi raporları ile saptanması ve davacının Cumhuriyet Savcılığına verdiği şikayet dilekçesinde “imzayı inkar etmemiş olması”, “çekin teminat amacıyla verildiği”nin yazılı delillerle kanıtlanamamış bulunması karşısında, ceza davasının sonucu beklenmeden menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-