İcra takibine konulan bonodaki imzanın sahte atıldığı iddiasına dayalı menfi tespit davasında ispat külfetinin davalı alacaklı tarafta olduğu-
Davaya dayanak teşkil eden sözleşmenin 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu yürürlükte olduğu dönemde imzalanmış olup hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarında ise 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 33. maddesi kapsamında değerlendirme yapıldığı, bu durumda mahkemece konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyeti atanarak sözleşmenin düzenlendiği tarihteki mevzuat ve Yargıtay uygulaması da göz önünde bulundurularak denetime elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Davanın menfi tespit istemine ilişkin olup icra takibine konu senedin bedelsizliğinin iddia edildiği, senette lehtar konumunda olan B. A.'nın 26.07.2013 tarihli "Tutanaktır" başlıklı belgede şahit ve kefil olarak imzasının bulunduğunun görüldüğü, aynı zamanda mahkemedeki ifadesinde de ...... Şekerleme Gıda Tarım İnş.San. ve Tic.Ltd.Şti.'nin gayriresmi ortağı olduğunu, senedin bu belge nedeniyle alındığını, 15.11.2014 tarihli M. A. imzalı belgeden de bilgisinin olduğunu beyan ettiği, ayrıca 15.11.2014 tarihli belgenin korkutma yolu ile alındığını söylediği, senedin 26.07.2013 tarihli belge uyarınca alındığı davalı alacaklının kabulünde olduğundan tarafların belge kapsamındaki iddia ve savunmaları değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı ve davalının tacir olup,taraflar arasında düzenlenen 25.02.2013 ve 19.03.2013 tarihli sipariş föyü formu belgelerinde aralarında doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında Bolu mahkemeleri yetkili kılınmış olup,bu belge 6100 Sayılı HMK’nun 17. maddesi uyarınca yetki sözleşmesi niteliğinde olduğu, bu durumda mahkemece yetki sözleşmesi ile belirlenen yer mahkemesinde dava açıldığı gözetilerek yetki itirazının reddine karar verilmek suretiyle yargılamanın esasına geçilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu, dava konusu olan senedin vade tarihi 25.11.2011 olup davacının da ödemesinin 28.11.2011 tarihli olduğu, kural olarak vadeden sonra yapılan ödemenin mevcut borcun ifası amacıyla yapıldığının kabulü gerekeceği, aksini iddia durumunda ispat yükünün alacaklı tarafa geçeceği, somut olayda davalı alacaklı ödemeyi başka bir borca karşı alındığını savunduğu, ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek davalının bu yöndeki delilleri değerlendirilp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ispat yükünde yanılgıya düşülerek icapsız yemine göre karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı istirdatını istediği alacağa reeskont faizi uygulanmasını istemiş olmasına rağmen mahkemece avans faizi uygulanmasına karar verildiği, HMK 26. madde hükmü uyarınca Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına karar veremeyeceği, avans faizine hükmedilmesi talep aşımı mahiyetinde olduğundan doğru olmadığı, diğer yandan İİK.’nun 72/7. maddesi uyarınca istirdat davalarında tazminat hükmüne yer verilmediğinden tazminata hükmedilemeyeceği de gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacı S. S.'nın dava açıldıktan sonra vefat ettiğinin anlaşıldığı, davacının miras şirketine mümessil tayin edilmesi ya da tüm mirasçıların davaya katılımının sağlanması için davacı vekiline süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın İİK 72. maddesine göre açılmış istirdat istemine ilişkin olduğu, mahkemece 1 yıllık sürede dava açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de icra dosyasında 17.01.2013 tarihi itibariyle ödeme yapıldığı, davanın da 06.01.2014 tarihinde açıldığının anlaşıldığı, icra dosyasındaki borcun tamamen kapatılmadığı sürece İİK 72.maddede gösterilen 1 yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamayacağı, somut olayda dava 1 yıllık süre içinde açıldığından işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın 2 adet bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davaya konu senetlerin taraflar arasında imzalanan ve 15/05/2012-31/12/2012 tarihleri arasında geçerli olacağı kabul edilen sözleşme kapsamında verildiğinin tarafların kabulünde olduğu, davalının savunmasında sözleşme konusu malların davacıya teslim için gönderildiğini ancak davacının teslim almadığını, teslimin gerçekleşmediğini bildirdiği, somut olayda ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, davalının teslimin alıcının kusurundan dolayı gerçekleşmediğini alıcının temerrüde düştüğünü yazılı belge ile kanıtlaması gerekeceği, mahkemece davalının bu yöndeki delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-