Davalı tarafından davacıya satılan taşınmazın satış bedelinin ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemi-
Gerek davalının, gerek dava dışı kişinin, dava konusu senedin dava dışı kişi adına tapuda kayıtlı taşınmazın davacıya satılması, satış bedelinin 1/2 sinin dava dışı kişiye ödenmesi, 1/2 sinin dava konusu senet olarak davalıya verildiği konusunda ........... Cumhuriyet Başsavcılığı'nda ki hazırlık ifadelerinde açıkça beyan ve ikrar da bulundukları, bu durumda dava konusu senedin hangi nedenle davalıya verilmiş olduğunun davalının bu şekildeki ikrarıyla belirlendiği, davalı sözü edilen taşınmazın maliki olmadığı gibi taşınmaz satış bedelinin, dava dışı malik kişiye ödendiğinin de dosya içeriğinden anlaşıldığı, gerek bu sebeplerle gerekse tapuda kayıtlı bir taşınmazın tapu dışı bir işlemle satışının geçersiz olması ve geçersiz satışlarda, herkesin aldığını iade zorunluluğu bulunması sebebiyle, davalının maliki olmadığı bir taşınmazı tapu dışı bir işlemle satması yönündeki savunmasının geçersiz işlemi geçerli hale getirmeyeceği gözetildiğinde somut olayda dava konusu senedin karşılıksız olduğu davacıya iadesi gereken bu senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Asıl dava kısmen kabul edilmiş olup, reddedilen kısım üzerinden davalı yararına nispi oranda vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken bu yönde bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
TBK. mad. 74 uyarınca, ceza davası sonucu verilecek karar hukuk hakimini bağlayacağından ceza davasının sonucu ve kesinleşmesi beklenerek, sonucuna göre imza inkarına dayanan menfi tespit davasında bir karar verilmesi gerektiği-
Senette bedelde tahrifat olması halinde yazı ile yazılan kısma itibar edilemeyeceği- Senedin tahribat öncesindeki durumu dikkate alındığında,6.000 TL olarak düzenlendiği ve davacının 2.000 TL borç için senedi verdiği iddiasını kanıtlayamadığı, ancak tahrif edilen 2.000 TL için davacı sorumlu tutulamayacağından davanın bu kısım yönünden kabulü gerektiği-
Kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla başlatılan icra takibine vaki menfi tespit istemli davada, icra takibine konu senedin dosyaya ibrazı sağlandıktan sonra, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı ile davalı ard arda gelen cirantalar olup, bu hale göre taraflar arasında senedin verilmesine esas teşkil eden bir temel ilişkinin bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği- Mahkemece bu yön gözetilmeden davacının takibe konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin hatalı olduğu- Davacı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemesine rağmen HMK. nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak talep dışı bir karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki imza incelemesine esas belgeler arasında sözleşme tarihinden önce samimi olarak atılmış belge asılları bulunmamakta olup, ayrıca bir kısım belgelerin ise fotokopi evrağı olduğu, fotokopi belgeler üzerinde yapılan imza incelemesi sonucunda düzenlenen raporun hükme esas alınamayacağı-
Mahkemece, dava konusu senedin teminat senedi olduğunun tarafların karşılıklı beyanları ile sabit olduğuna göre neyin teminatı olduğu hususu açıklattırılarak teminat fonksiyonunun devam edip etmediği ve teminat altına alınan borç varsa bunun miktarı araştırılıp, tespit edilerek senedin hangi miktar bakımından takip edilebileceği hususları net bir şekilde belirlenip, deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip ve dava konusu bonoların keşide tarihinden önceki döneme ait davacının resmi kurumlar önünde atılmış imza asılları getirtilip, imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde yeniden uzman bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalı dava konusu senetlerin ciro yoluyla hamili olup, bu nedenle keşidecinin imzasının sahte olduğunu bilebilecek durumda bulunmadığından, tazminata hükmedilmemesi gerektiği-