Mahkemece asıl davada "açılan menfi tespit davasında icra veznesine paranın yatırılması nedeniyle istirdata dönüşmesi nedeniyle hükmedilen alacağın davalıdan tahsiline, birleşen davada "....TL.'nin avans faiziyle birlikte tahsiline" karar verildiği, bu haliyle dayanak ilamdaki asıl davada borçlu olmadığına yönelik talep ile birleşen davadaki alacak talebi birbiriyle bağlantılı olup sonuçları itibariyle birbirlerini etkileyeceğinden, birleşen alacak davasına ilişkin kısmının kesinleşmeden takibe konulabileceğinin kabulünün hatalı olduğu-
Uyuşmazlık konusu icra takip dosyasından sonra menfi tespit davası açılmış olduğundan, İİK'nın 72/2. maddesi gereği icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilemeyeceği; bu durumda İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı- İhtiyati tedbir isteyen (davacı) taraf, icra takibine konu senetteki yazı ve müvekkili borçlu imzasının sahteliği iddiasıyla menfi tespit davası açıldığını, dolayısıyla HMK'nın 209/1. maddesi gereği teminatsız olarak icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, HMK'nın 209/1. maddesine göre daha özel hüküm niteliğindeki İİK'nın 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasında ancak somut olayın koşullarına göre anılan maddenin 72/2. ve 3. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbire karar verilebileceği-
Kararın gerekçesiz olarak yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı ile davalı şirket arasında işçi-işveren ilişkisi bulunması ve dava konusu bononun işe giriş sırasında teminat olarak verildiği saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde iş hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiği ve yargılama görevinin iş mahkemesinin görev alanına girdiği-
Çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, yargılamanın devamında çek bedelinin dava dışı şirkete ödendiği için, davacı taraf HMK. mad. 61. maddesi gereğince, davanın dava dışı 3. kişi bu şirkete ihbarını talep etmiş ve dava ihbar edilmiş olup, kendisine dava ihbar edilen şirket, HMK. mad. 63 gereğince davada herhangi bir tavır almamış olduğundan, davada taraf sıfatını kazanmış olmadığı ve bu durumda ihbar edilen yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Menfi tespit davasına konu bonodaki imza inkar edildiğinden, mahkemece imza inkarı yönünden inceleme yapılması gerektiği, beyana göre hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Menfi tespit davasında 29.10.2016 tarih ve 29872 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 675 sayılı KHK’nun 16. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemi-
Davalı şirketin incelenen ticari defterlerinde dava konusu senedin davalı şirket tarafından diğer davalı Ş.G.’e verildiğine dair herhangi bir kaydın bulunmaması davalı Ş.G.’ün senedi iktisap ederken iyi niyetli olmadığını ispata yeterli olmayıp davacının davalı Ş.G.’ün bile bile borçlunun zararına iktisap ettiği yönündeki iddiasını tanık dahil her türlü delil ile ispat edebileceği-
Çeklerin keşidecisi, çeklerdeki imzasını inkar etmediğinden lehtarın cirosunun sahte olduğu iddiasına dayalı olarak borçlu olmadığının tespitini, ödediği bedelin istirdatını ve çekin istirdatını talep edemeyeceği- Çeklere ciro yoluyla hamil olan hamilden imzaların istiklali prensibi gereği kendinden öncekilere (imzasını inkar eden dışında) müracaat hakkını sınırlayacak şekilde çekin istirdatına da karar verilemeyeceği-