Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda sözleşme hükümleri esas alınmak sureti ile eksik iş bedeli ve dolayısıyla bankanın sorumluluğu belirlenmiş olup, mahkemece bilirkişinin belirlemiş olduğu miktara göre davalının sorumluluğunun belirlenmesi gerekeceği, zira davacı davalı şirketten aralarındaki sözleşme hükümleri ile özellikleri belirtilmiş bir adet daire satın almış olup, bunun altında bir malzeme ve işçiliği kabule zorlanamayacağı, o halde mahkemece, bilirkişinin sözleşme hükümleri esas alınarak belirlemiş olduğu eksik iş bedeline göre davalının sorumluluğunun tespiti gerekirken, aksi düşünceyle ve geçici site yönetimin eksik işler için davacının yapmış olduğu ödemelere ilişkin bildirmiş olduğu rakam esas alınarak davalının sorumluluğunun belirlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
HMK hükümlerinde öngörülen yargılama kesitlerine (davanın açılması ve karşılıklı dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, tahkikatın sona ermesi, sözlü yargılama ve hüküm) uyulmadan yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu- Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar karşılanmadan, itiraza uğrayan raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğu- Davalı-borçlunun, davacılar hakkında suç duyurusunda bulunduğu anlaşıldığından, menfi tespit davasında, bu soruşturma dosyasının da incelenmesi gerektiği-
Dosya içeriğinden; davalı alacaklının ...... Ağır Ceza Mahkemesinin ....... esas ...... karar sayılı dosyası ile nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık sıfatıyla yargılandığının, davalı-alacaklının borçlu olmadıklarını bildiği halde davacı-katılanların aleyhine icra takibi başlatmak, katılanların sistemde bulunan adresleri yerine farklı adres göstererek tebligat çıkartmak ve takibi kesinleştirerek haciz yaptırmak sureti ile suçun unsurlarının tamamlandığı kabul edilerek, davalı alacaklının nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verildiğinin, kararın kesinleşmediğinin, yine ceza davasına esas alınan icra dosyasında ise borçluların mernis adreslerinden farklı adresler gösterilerek takibin kesinleştirildiğinin anlaşıldığı, bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu edilen borcun gerçek olmadığının, davalının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun açık olduğu, şu halde, İİK'nun 72. maddesi gereğince kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme ile kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK. mad. 167 uyarınca, alacaklının, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, hem kambiyo senetlerine özgü icra takibi ile beraber ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapmasında bir engel bulunmadığı- Davacı borçlunun borçlu olmadığı miktarın dava tarihleri itibariyle tespit edileceği- Bilirkişiden rapor alınarak öncelikle alacaklının başlattığı icra takiplerinin tarihi itibariyle alacak belirlendikten sonra dava tarihine kadar yapılan ödemeler öncelikle faize mahsup edilerek dava tarihi itibariyle alacak belirlendikten sonra borçlu olunmayan miktar yönünden menfi tespite karar verilmesi gerektiği-
Davadan feragat yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağından 10.10.2016 gün ve 2016/3415 E. - 2016/13162 K. sayılı bozma ilamının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün davadan feragat hakkında bir karar verilmek gerekeceği-
Menfi tespit davası bozma kararına uyularak-
Aval verenin şekle ait noksandan başka bir sebeple borçlu olmadığını ileri süremeyeceği-
Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyetin, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlayacağı- Davalı-alacaklının talep ettiği (tereke yönetimi için verilen vekalet ile davacının ortak murislerinin hesabından para çekerek kendisine ödeme yapmadı iddiasına dayalı) alacak için zamanaşımı süresi hesap vermeden itibaren başlayacağından, takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığından bahsedilemeyeceği-
Dava konusu bonoda ‘‘malen’’ kaydı bulunmakla, malen kaydının malın teslim edildiğine karine teşkil etmekte olup, aksinin davacı tarafından yazılı delillerle ispatı gerekeceği-
Davanın, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olduğu, mahkemece davanın kabulüne ve 09/06/2003 tarihinde ödenen 3.700,00 TL 'nin de davalıdan tahsiline karar verilmişse de davalının alacağa mahsuben para tahsil etmediğini,borçlunun ihalede borca mahsuben aldığı taşınmazın tapusunun kendi adına devredilmediğini, İİK.'nın 135.maddesi uyarınca işlem yapılmadığını, bu miktar yönünden istirdat davasının doğru olmadığını savunduğu, mahkemece davalının bu savunması üzerinde durularak davacıya ait taşınmazın ihale sonucunda satışı ile tapu devri yapılıp yapılmadığı belirlenerek 3.700,00 TL 'nin istirdadı konusunda sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-