Mahkemece borçlunun " 6009 sayılı Yasa'nın 25. maddesi ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na eklenen Geçici 3. madde uyarınca takibe dayanak ilamdaki borcun terkin edildiği" yönündeki iddiası hakkında bir değerlendirme yapılmamasının isabetsiz olduğu-
Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılmasının kanunun amacına uygun düşeceği- Sıra cetveline şikayetlerde İİK'nın 142. maddesi uyarınca sıra cetvelinde üst sırada ya da aynı sırada yer alan ve kendisine pay ayrılan alacaklılara husumet yöneltilmesi gerektiği- , Haklı çıkan şikayetçinin lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
Ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra, şikayetçi borçlu hakkında haciz talebinde bulunulduğundan, İİK. mad. 78/2 uyarınca, borçluya yenileme emri tebliğ edilmeden ve yenileme harcı yatırılmadan yapılan haciz işlemlerinin usulsüz olacağı-
İcra mahkemesince, davacı borçluya usulüne uygun duruşma günü tebliğ edilmeden, bir başka ifade ile duruşma gününden haberdar olmadığı halde duruşmaya gelmediğinden bahisle ve ayrıca davalı vekilinin de mazereti kabul edildiği halde dosyanın işlemden kaldırılmasına, akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin HMK.'nun 150. maddesine aykırı olacağı-
Şikayetçi 3. kişinin icra müdürlüğüne başvurusu haciz konulan emekli maaşının kendisine ait olduğu iddiasına dayalı olup, HMK.'nun 33. maddesi gereğince, başvurunun hukuki tavsifi hakime ait olup, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle başvurunun istihkak davası niteliğinde olduğu-
Tebligat Kanunu hükümlerine göre, borçlu vekiline usulünce duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmeksizin, "yokluğu"nda yargılamaya devam edilerek, "davanın takip edilmediği"nden bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına, daha sonra da süresinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olacağı-
İrade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptalinin istenebileceği- İrade fesadı hali ileri sürülmediğinden, mahkemece istemin reddi gerektiği-
İİK'nun 18/son maddesinde, İcra Mahkemesi'nin aksine hüküm bulunmayan hallerde, duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir edeceği, duruşma yapılması uygun görüldüğü takdirde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağıracağı ve gelmeseler bile gereken kararı vereceğinin belirtildiği; olayda, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi'ne başvuru nedenlerinin ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olduğu; bu durumda mahkemece, taraflar gelmese bile işin esası incelenerek gereken kararın verilmesi yerine, HMK'nun 150. maddesi uygulanarak "dosyanın işlemden kaldırılması", daha sonra da "davanın açılmamış sayılması" yönünde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Her dava ve şikayetin, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği- Borçlu "kendisine gönderilen icra emrinde yazılı taleplerin aynı takibe konu edilen ilama aykırılığını" ileri sürmüş olduğundan, mahkemece bozma ilamından bahisle itirazın reddinin isabetsiz olduğu-
İlamda faize ilişkin hüküm bulunmamasına rağmen dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulması halinde, -usul ekonomisi ve alacaklı vekilinin temyiz sebebi nazara alınarak- icra emrinin "işlemiş faiz yönünden iptaline" karar verilmesi gerektiği, mahkemece icra emrinin tümden iptali karar verilmesinin hatalı olduğu-