Şikayetçi borçlu vekilinin mahkemece mazeretlerin değerlendirilerek kabul edilmediği, ön inceleme aşamasının tamamlanmasının ardından tahkikat duruşmasına geçildiği ve İİK. 134/2'de yer alan 'taraflar gelmeseler bile icap eden karar verir' hükmüne istinaden işin esası incelenerek şikayetin reddine karar verildiği anlaşıldığından, usul ve yasaya uygun icra mahkemesi kararının onanması gerektiği-
Mahkemece borçluya usulüne uygun olarak duruşma davetiyesi tebliğ edilmesi gerekirken, borçlu duruşma gününden haberdar olmadığı halde duruşmaya gelmediğinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra alacaklı tarafından borçlu aleyhinde icra takibi başlatılmış ise de; tedbir kararında, icra takibi yapılmaması veya yapılacak takiplerin iptali hakkında bir hüküm mevcut olmayıp, açılmış ve açılacak icra takiplerinin durdurulmasına karar verildiği anlaşıldığından, anılan tedbir kararı gereğince takibin iptaline karar verilemeyeceği- Borçlu vekilinin, şikayet tarihi olan 03.11.2015 tarihinden önce yaptığı başvuru üzerine, icra müdürlüğünce 21.10.2015 tarihinde borçlu şirket hakkında verilen tedbir kararı gerekçe gösterilerek, icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görüldüğünden, mahkemece, borçlunun şikayette hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra takip dosyası infaz edilmek suretiyle işlemden kaldırılmadığı sürece, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile tebliğ tarihinin düzeltilmesini şikayet yolu ile istemekte hukuki yararının olduğu- Borçlu, şikayet dilekçesinde, ödeme emri ve takip talebinde ipotek veren taşınmaz maliki yerine asıl borçlu olarak gösterilmesinin usulsüz olduğunu ileri sürdüğü ve adı geçen borçlu ile birlikte diğer borçlunun kendilerine sadece ödeme emri gönderildiği ve takibe dayanak belgelerin eklenmediği yönünde şikayette bulundukları halde, mahkemece anılan talepler incelenmeksizin ve bu konuda yukarıda değinilen HMK'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Hacizli hesaptan gelen parayla dosya borcunun ödenmesinin şikayetin esasının incelenmesine engel olmayacağı-
Müteselsil borçlulardan biri borcu ödese de diğer borçlunun bu miktarın fazla olduğuna dair şikayetinin incelenmesinde hukuki yararının olduğu-
Akde aykırılık sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkin davada, davacı ve davalının hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde duruşma açılmaksızın evrak üzerinden karar verilemeyeceği-
Yasal mevzuat ve Danıştay’ın 19/02/2003 tarihli emsal içtihadı ışığında; ücret gelirlerinde, vergiden istisna edilen tutarlar ile gelirden yapılacak indirimler Gelir Vergisi Kanunu’nun 23-32 maddeleri aralığında tahdidi olarak belirlendiği, damga vergisi bu istisna ve indirimler arasında sayılmadığı gibi, aynı Yasa’nın 63. maddesinde de gerçek ücrete ulaşılırken yapılacak indirimler arasında damga vergisine yer verilmediğinden, gelir vergisi matrahı belirlenirken damga vergisi brüt ücret alacağından mahsup edilemeyeceği-
İİK.m.18/3 gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığının icra mahkemesinin takdirine bırakılmış olsa dahi anılan takdir yetkisinin mutlak bir seçimlik hal olmadığı, halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerektiği- İcra mahkemesince borçlu belediyenin iddiaları üzerinde durularak el atmanın 1983 öncesi olduğu yönünde bilgi ve belge olup olmadığı sorulup değerlendirildikten inceleme yapılması gerektiği-
HMK'nun 20. maddesi hükmü kamu düzenine ilişkin olup kararın alacaklı vekilince temyiz edilmesi halinde dahi aleyhe bozma ilkesinin nazara alınamayacağı-