İtiraz ve şikayet tarihinden sonra borcun ödenmiş olmasının, -itiraz ve şikayetten açıkça vazgeçilmediği sürece- icra mahkemesinin borçlunun başvurusunu incelemesine engel teşkil etmeyeceği-
İcra mahkemesinin ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamayacağı-
Yetki itirazına ilişkin olarak mahkemece, borçlunun 6102 s. TTK. mad. 12 anlamında "tacir" olup olmadığının araştırılarak ve yetki sözleşmesinin geçerli olup olmadığının tespiti ile bir karar verilmesi gerektiği-
Tutuklu olarak bulunan borçluya İİK’nun 103.maddesi uyarınca çıkartılan davetiyenin, İİK’nun 54/1.maddesi dikkate alınmadan Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ edilmesi halinde, kıymet takdiri tebliği üzerine borçlunun şikayetinin süresinde olduğu- Borçlu şikayet dilekçesi ile birlikte 120 TL gider avansını yatırmış, mahkemece duruşmada keşif yapılmasına karar verilerek, gider avansından karşılanmayan kısmın tamamlanması için borçluya iki haftalık kesin süre verilmesine ilişkin karar, duruşmada hazır olan borçluya ihtar edilmiş ise de, bilirkişilerin sayısı ve dosyadaki mevcut avans dikkate alınmadan keşif için eksik kalan avans miktarı net olarak belirlenmediğinden söz konusu ihtarın usule uygun kabul edilemeyeceği- Mahkemece sonraki duruşmada "eksik avansın 250 TL olarak tespiti" ile duruşmada hazır olmayan borçluya, avansı tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmiş ve yatırılmamasının sonuçları yazılmış ise de, söz konusu muhtıranın da borçlunun “hapiste hükümlü” olduğundan bahisle Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca yapıldığı, bu hali ile de muhtıraya ilişkin tebligatın usulsüz olduğu, gelinen aşamada ise bir yıldan fazla hapis cezası ile mahkum edilen borçlunun kısıtlanarak kendisine vasi atandığı anlaşıldığından, mahkemece, hükümlü olan borçlunun vasisine, eksik avansı tamamlaması için usulüne uygun ihtar yapılması gerekiği; usulsüz ihtar tebliği dikkate alınarak meskeniyete ilişkin şikayetin usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu şirket adına vekaleten icra mahkemesi nezdinde şikayet yoluna giden ve talepte bulunan kişi avukat olmadığından, şirket yetkilisi de olmayan bu kişinin davaya vekalet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle şikayetin esasa girilmeden dava (şikayet) şartı yokluğundan reddedilmesi gerekeceği-
HMK'nun 33. maddesi uyarınca, hukuki tavsifin hakime ait olduğu kuralı gözetildiğinde şikayetçinin icra mahkemesine başvurusunun, dosya hesabına yönelik şikayet niteliğinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Kısa kararda, "şikayetçinin feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkumiyetine", gerekçeli kararda ise; "şikayetçi aleyhine para cezasına karar verilmesine yer olmadığına" hükmedilmesi halinde  hükmün bozulması gerekeceği-
Süresinde yapılan icra takibinin mükerrer yapıldığına ilişkin şikâyet gereğince, mahkemece, mükerrer yapıldığı iddia edilen takip dosyası incelenerek, mükerrerlik oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Her iki dosyada, başvuruda bulunan takip borçlularının farklı olması karşısında, mahkemece, derdestlik nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece dosya kapak hesabı tarihi itibari ile dosyadaki alacak ve tahsilat kalemlerinin tek tek belirtilerek bakiye alacağın tespit edilmesi yerine sadece vekalet ücreti ve işlemiş faiz kalemlerinin düzeltilmesine karar verilmesinin yerinde olmadığı-